Multilingual Turkish Dictionary

English

English
OUGUIYA : English Turkish

n. Moritanya para birimi (Kuzeybatı Afrika Cumhuriyeti)

OUI : English Turkish

adv. evet (Fransızca)

OUIJA : English Turkish

n. ouija tahtası, seans tahtası; ruhlarla doğaüstü temas yoluyla sorulara cevap verdiği iddia edilen harfli tahta

OUIJA BOARD : English Turkish

ouija tahtası, seanslarda kullanılan tahta, ölülerin ruhlarıyla iletişim kurmak için kullanılan üzerinde harfler olan tahta

OUNCE : English Turkish

n. ons (28 gr.), bir parça, kar parsı (vaşak)

OUNCE OF GOLD : English Turkish

altın onsu, altın ağırlığı için küçük birim (yaklaşık 29 gram altın)

OUR : English Turkish

pron. bizim

OUR FATHER : English Turkish

n. Babamız, Tanrı'nın duası, tesbih, İsa'nın takipçilerine öğrettiği en önemli Hristiyan duası (dua "Cennetteki Babamız, kutsal adınla başlarım" diye başlar); Tanrı

OUR FIRST PARENTS : English Turkish

ilk ebeveynlerimiz, Adem ve Havva

OUR FRIENDS : English Turkish

arkadaşlarımız, ahbaplarımız, dostlarımız, sevgili tanıdıklarımız

OUR HEAVENLY FATHER : English Turkish

izim Cennetteki babamız, Tanrı'ya hitap ederken kullanılan dua

OUR JEWISH BRETHREN : English Turkish

Yahudi kardeşlerimiz, Yahudi yurttaşlarımız, İsrail dışında yaşayan Yahudi dinine ait diğer üyelerimiz

OUR LADY : English Turkish

n. meryemana

OUR LORD : English Turkish

n. efendimiz, Tanrı; İsa Peygamber

OUR SAGES OF BLESSED MEMORY : English Turkish

Yahudi bilgelerimiz, Sözlü Kanunların kurucuları

OUR SPECIES : English Turkish

n. insan soyu, insanlık

OURS : English Turkish

pron. bizimki, bizim, bizimkiler

OURSELF : English Turkish

pron. kendimiz, kendimizin

OURSELVES : English Turkish

n. kendimiz, kendimizi, kendimize, bizler

OUS : English Turkish

suff. li, lı

OUSEL : English Turkish

n. ardıçkuşu

OUST : English Turkish

v. çıkarmak, yerinden etmek, yerini almak (zorla), mahrum etmek

OUSTER : English Turkish

n. zorla çıkarma, atma, el koyma

OUT : English Turkish

n. atlanmış sözcük, aut, çizgi dışı, çözüm, kurtuluş, çıkar yol, çıkış

OUT : English Turkish

v. dışarı çıkarmak, çıkarmak, dışarı atmak, kovmak, nakavt etmek