Multilingual Turkish Dictionary

English

English
OUT OF THE BAG : English Turkish

torbanın dışında, çantanın içinde değil; açıkta, meydanda

OUT OF THE BLUE : English Turkish

damdan düşer gibi, beklenmedik bir anda, pat diye

OUT OF THE BOX EXPERIENCE : English Turkish

alışılmışın dışında bir deneyim, olağandışı deneyim, yaratıcı ve yenilikçi fikirler içeren deneyim, OOBE

OUT OF THE COMMON : English Turkish

sıradışı, olağandışı

OUT OF THE FRYING PAN INTO THE FIRE : English Turkish

yağmurdan kaçarken doluya tutulma, bir sorunu atlatıp daha büyüğüne girme, bir sorundan daha büyük soruna geçme, kötü bir durumdan daha kötü bir duruma düşme

OUT OF THE ORDINARY : English Turkish

olağandışı, olağanüstü

OUT OF THE PICTURE : English Turkish

işin içinde değil, işin parçası değil, önemi yok; sahne dışı, sahne arkasında

OUT OF THE QUESTION : English Turkish

söz konusu olamaz, olanaksız

OUT OF THE RUNNING : English Turkish

kazanması imkânsız

OUT OF THE STRAIGHT : English Turkish

adj. eğri

OUT OF THE WAY : English Turkish

uzak, sapa, ücra, olağandışı, garip, acayip

OUT OF THE WOODS : English Turkish

tehlikeden uzak, zorlukları atlatmış

OUT OF THIS WORLD : English Turkish

olağanüstü, fevkalade, harikulâde

OUT OF TIME : English Turkish

gecikmiş, zamanı kalmamış

OUT OF TOUCH : English Turkish

habersiz, bağlantısız, bağlantısı kesilmiş

OUT OF TOWN : English Turkish

şehir dışı, şehir dışında bulunan

OUT OF TRIM : English Turkish

düzensiz, biçimsiz

OUT OF TRUE : English Turkish

gerçek ölçülerde olmayan

OUT OF TUNE : English Turkish

akortsuz, uyumsuz, ahenksiz

OUT OF TUNE WITH THE TIMES : English Turkish

çağa uygun olmayan, onun zamanına uygun değil, onun günlerine uygun değil

OUT OF TURN : English Turkish

yersiz, sırasız, patavatsız, düşüncesiz

OUT OF TYPE : English Turkish

adj. sıradışı

OUT OF USE : English Turkish

kullanılmayan, geçersiz, adet olmayan

OUT OF WEDLOCK : English Turkish

evlilik dışı, gayri meşru, evlenmeden

OUT OF WHACK : English Turkish

ayarsız, ayarı bozuk