Multilingual Turkish Dictionary English

OXFORDMAN : English Turkish

n. oxfordlu

OXFORDSHIRE : English Turkish

n. Oxon, güney orta İngiltere'de bir ilçe

OXHIDE : English Turkish

n. öküz derisi

OXIDANT : English Turkish

n. oksidan

OXIDATE : English Turkish

v. oksitlemek, paslanmak

OXIDATION : English Turkish

n. oksidasyon, oksitlenme, yükseltgenme, paslanma

OXIDE : English Turkish

n. oksit

OXIDIZABLE : English Turkish

adj. oksitlenir, paslanır

OXIDIZE : English Turkish

v. oksitlemek, paslanmak

OXIDIZER : English Turkish

n. oksidan, yükseltgen

OXLIP : English Turkish

n. çuha çiçeğine benzer bitki

OXON : English Turkish

güney orta İngiltere'de bir ilçe

OXONIAN : English Turkish

n. oxfordlu

OXONIAN : English Turkish

adj. oxford, oxfordlu

OXTAIL : English Turkish

n. öküz kuyruğu

OXTAIL SOUP : English Turkish

n. sığırkuyruğu çorbası, öküz kuyruğu çorbası

OXYACETYLENE : English Turkish

n. oksiasetilen

OXYGEN : English Turkish

n. oksijen

OXYGEN MASK : English Turkish

oksijen maskesi

OXYGEN TENT : English Turkish

oksijen çadırı

OXYGENATE : English Turkish

v. oksijen vermek, oksijen katmak

OXYGENIZE : English Turkish

v. oksijen vermek, oksijen katmak

OXYHYDROGEN : English Turkish

n. oksihidrojen gazı

OXYMORON : English Turkish

n. sözleri ters anlam kullanarak kuvvetlendirme

OYER : English Turkish

n. sorgu, adli soruşturma, dinleme