Multilingual Turkish Dictionary

English

English
PERMIT : English Turkish

n. ruhsat, izin, müsaade, permi, izin belgesi

PERMIT : English Turkish

v. izin vermek, olanak vermek, ruhsat vermek, müsait olmak

PERMIT OF : English Turkish

v. izin vermek, göz yummak, hoşgörmek

PERMIT ONESELF SMTH : English Turkish

v. paraya kıyıp yapmak, kendine kıyak yapmak

PERMITTING : English Turkish

adj. olanak veren, uygun, müsait

PERMITTIVITY : English Turkish

n. dielektrik sabite

PERMUTATION : English Turkish

n. yer değiştirme, değiş tokuş, değişim, permutasyon

PERMUTATION LOCK : English Turkish

n. şifreli kilit

PERNAMBUCO : English Turkish

n. Brezilya'nın kuzeydoğusunda bir eyalet; Brezilya'nın kuzeydoğusunda bir liman şehri

PERNICIOUS : English Turkish

adj. zararlı, muzır, ölümcül

PERNICKETY : English Turkish

adj. titiz, mızmız, özen gerektiren

PERNOD : English Turkish

n. bir Fransız yeşil anason aromalı aperatif markası

PERON : English Turkish

n. bir soyadı; Juan Peron (
1974), Arjantin'in eski devlet başkanı, 1943 askeri darbesinin liderlerinden biri; Evita Peron (
1952); Arjantin first ladysi ve devlet başkanı Juan Peron'un ikinci eşi

PERONISM : English Turkish

n. Peronizm, başkan Juan Peron'un fikir ve programları üzerine kurulu olan Arjantinli siyasi ideolojisi

PERONIST : English Turkish

n. Peronist, Peronizm'in destekçisi olan kimse

PERORATE : English Turkish

v. uzun konuşmanın sonunu getirmek, nutuk çekmek

PERORATION : English Turkish

n. söylevin sonu, sıkıcı konuşma

PEROT : English Turkish

n. bir soyadı; H. Ross Perot, Henry Ross Perot (1930 doğumlu), Teksaslı milyoner işadamı, 1992 ABD başkanlık seçimlerinin bağımsız adayı, "United We Stand America" siyasi hareketinin kurucusu

PEROXIDE : English Turkish

n. peroksit, oksijenli su

PEROXIDIZE : English Turkish

v. oksijenli su ile açmak

PERPENDICULAR : English Turkish

n. dikey çizgi, amut, şakül ipi

PERPENDICULAR : English Turkish

adj. dikey, dik

PERPENDICULARITY : English Turkish

n. dikeylik, düşeylik

PERPENDICULARLY : English Turkish

adv. dik olarak

PERPETRATE : English Turkish

v. yapmak (hata vb.), işlemek (suç), kötü yapmak