Multilingual Turkish Dictionary

English

English
PLAY SMB. FOUL : English Turkish

hainlik etmek, oyun oynamak

PLAY THE DEUCE WITH : English Turkish

erbat etmek, altüst etmek

PLAY THE FOOL : English Turkish

maskaralık etmek

PLAY THE GIDDY GOAT : English Turkish

enayilik etmek, aptallık etmek, maskaralık etmek

PLAY THE GOAT : English Turkish

v. enayilik etmek, aptallık etmek

PLAY THE MAN : English Turkish

erkek gibi davranmak

PLAY THE ROLE OF : English Turkish

canlandırmak

PLAY THE VILLAGE IDIOT : English Turkish

v. aptal numarası yapmak, geri zekâlı rolü yapmak

PLAY THE VIOLIN : English Turkish

v. keman çalmak

PLAY TO : English Turkish

v. yaltaklanmak, gözüne girmeye çalışmak, üzerinde durmak, vurgulamak, kızdırmak (yaramazlıkla), tepesini attırmak

PLAY TO THE GRANDSTAND : English Turkish

n. sahnelemek, sahneye koymak

PLAY TRUANT : English Turkish

dersi asmak, okulu kırmak

PLAY UP : English Turkish

daha yüksek sesle çalmak, daha sesli çalmak, elinden gelenin en iyisini oynamak [spor.]

PLAY UPON : English Turkish

oynamak, yapar gibi görünmek, oynaşmak, tutmak, üzerine tutmak

PLAY WITH : English Turkish

v. oynamak, kandırmak, oynaşmak, ellemek

PLAY WITH EACH OTHER : English Turkish

v. oynaşmak

PLAY WITH EDGE TOOLS : English Turkish

ateşle oynamak

PLAY WITH EDGED TOOLS : English Turkish

ateşle oynamak

PLAY WITH ONESELF : English Turkish

v. mastürbasyon yapmak, kendi kendini tatmin etmek, otuzbir çekmek

PLAYABLE : English Turkish

adj. oynanabilir, çalınabilir, sahnelenebilir

PLAYACT : English Turkish

v. oynamak, rol yapmak

PLAYBACK : English Turkish

n. playback, banttan çalma

PLAYBACK HEAD : English Turkish

n. geri sarma düğmesi

PLAYBILL : English Turkish

n. tiyatro afişi, tiyatro programı

PLAYBOY : English Turkish

n. playboy, erkekler için aylık Amerikan dergisi (makaleler ve erotik fotoğraflar içeren)