Multilingual Turkish Dictionary English

PLAYBOY : English Turkish

n. eğlence düşkünü erkek, eğlence hayatına düşkün zengin erkek

PLAYED OUT : English Turkish

itkin, tükenmiş

PLAYER : English Turkish

n. player, oyuncu, çalar, çalan kimse, kumarbaz

PLAYFELLOW : English Turkish

n. oyun arkadaşı

PLAYFUL : English Turkish

adj. oyuncu, oynak, şakacı

PLAYFULNESS : English Turkish

n. oyunculuk, şakacılık, maskaralık

PLAYGIRL : English Turkish

n. eğlence meraklısı zengin kız

PLAYGOER : English Turkish

n. tiyatrosever, tiyatro seyircisi

PLAYGROUND : English Turkish

n. oyun alanı, okul bahçesi

PLAYHOUSE : English Turkish

n. tiyatro, oyun evi

PLAYING : English Turkish

n. çalma, oynama

PLAYING CARDS : English Turkish

oyun kâğıtları, iskambil kâğıtları

PLAYING FIELD : English Turkish

oyun alanı

PLAYING MUSIC : English Turkish

n. müzik çalmak

PLAYING WITH EACH OTHER : English Turkish

n. oynaşma

PLAYLET : English Turkish

n. kısa oyun, kısa piyes

PLAYMATE : English Turkish

n. oyun arkadaşı

PLAYPEN : English Turkish

n. çocuk bahçesi, çocuk parkı

PLAYSTATION : English Turkish

n. Sony tarafından yaratılan video oyun konsolu

PLAYSUIT : English Turkish

n. oyun elbisesi

PLAYTHING : English Turkish

n. oyuncak, eğlence, oyuncak gibi kullanılan kimse

PLAYTIME : English Turkish

n. oyun zamanı, teneffüs

PLAYWRIGHT : English Turkish

n. oyun yazarı, tiyatro yazarı

PLAZA : English Turkish

n. plaza, şehir meydanı

PLEA : English Turkish

n. bahane, mazeret, savunma, dava, rica, talep, yalvarma