Multilingual Turkish Dictionary

English

English
PREDICATIVE : English Turkish

adj. doğrulayıcı, yüklemi oluşturan

PREDICATORY : English Turkish

adj. vaiz niteliğinde olan

PREDICT : English Turkish

v. önceden haber vermek, kehanette bulunmak

PREDICTABLE : English Turkish

adj. tahmin edilebilir, önceden kestirilebilir

PREDICTABLY : English Turkish

adv. tahmin edildiği gibi, tahmin edileceği gibi

PREDICTION : English Turkish

n. kehanet, önceden haber verme, tahmin

PREDICTOR : English Turkish

n. kâhin, uçaksavar atış noktasını belirleyen alet

PREDILECTION : English Turkish

n. yeğleme, yeğ tutma, tercih

PREDISPOSE : English Turkish

v. önceden hazırlamak, uygun hale getirmek, yatkınlık kazandırmak

PREDISPOSITION : English Turkish

n. yatkınlık, eğilim

PREDOMINANCE : English Turkish

n. üstünlük, ağır basma, hakim olma, çoğunluk

PREDOMINANT : English Turkish

adj. üstün, baskın, ağır basan, hakim

PREDOMINATE : English Turkish

v. üstün olmak, çoğunlukta olmak, ağır basmak, hakim olmak

PREEMPTIVE : English Turkish

adj. başkasına engel olarak, baraj (briç oyunu)

PREEMPTIVE ATTACK : English Turkish

n. önleyici saldırı

PREEN : English Turkish

v. gaga ile düzeltmek, tüylerini düzeltmek, kendine çeki düzen vermek

PREFAB : English Turkish

adj. prefabrik

PREFAB : English Turkish

n. prefabrik bina

PREFABRICATE : English Turkish

v. önceden hazırlamak

PREFABRICATED : English Turkish

adj. prefabrik, parçaları önceden hazırlanmış

PREFABRICATED HOUSE : English Turkish

prefabrik ev

PREFACE : English Turkish

n. önsöz

PREFACE : English Turkish

v. önsöz ile başlamak, giriş yapmak, önsözünü yazmak

PREFECT : English Turkish

n. vali [fr.], yüksek rütbeli memur (roma), sınıf başkanı [brit.]

PREFER : English Turkish

v. tercih etmek, yeğlemek, öncelik tanımak, atamak, tayin etmek, sunmak, arzetmek, ileri sürmek