Multilingual Turkish Dictionary

English

English
PROVO : English Turkish

n. ira'nın değişik eğilimli üyesi

PROVO : English Turkish

adj. geçici

PROVOCATEUR : English Turkish

n. provokatör, tahrikçi, kışkırtıcı

PROVOCATION : English Turkish

n. provokasyon, kışkırtma, tahrik, kızdırma, kızılacak şey

PROVOCATIVE : English Turkish

n. kışkırtıcı, tahrikçi, provokatör

PROVOCATIVE : English Turkish

adj. kışkırtıcı, tahrik edici, uyandıran, neden olan, çıkaran

PROVOCATOR : English Turkish

n. tahrikçi

PROVOKE : English Turkish

v. kışkırtmak, tahrik etmek, kızıştırmak, sebep olmak, üstüne varmak, çıkarmak, neden olmak, uyandırmak (merak vb.), kızdırmak

PROVOKE AN INCIDENT : English Turkish

v. olay çıkarmak

PROVOKING : English Turkish

adj. uyandıran, neden olan, çıkaran, can sıkıcı, çekilmez, katlanılmaz

PROVOLONE : English Turkish

n. provolone peyniri

PROVOST : English Turkish

n. müdür (üniv.), okul müdürü (üniv.), inzibat subayı, dekan [brit.], belediye başkanı (İsk.), dini kurum başkanı

PROVOST MARSHAL : English Turkish

inzibat amiri, polis şefi

PROW : English Turkish

n. pruva, geminin baş kısmı

PROWESS : English Turkish

n. kahramanlık, yiğitlik, cesaret, cesaret isteyen iş

PROWL : English Turkish

v. sinsice dolaşmak, fırsat kollamak, kolaçan etmek

PROWL CAR : English Turkish

devriye arabası

PROWLER : English Turkish

n. sinsice dolaşan tip, fırsat kollayan tip

PROXIMAL : English Turkish

adj. organın bağlanma noktasına yakın

PROXIMATE : English Turkish

adj. en yakın, yakın, yaklaşık, hemen hemen

PROXIMITY : English Turkish

n. yakınlık, yakın olma

PROXIMITY OF BLOOD : English Turkish

kan bağı, akrabalık

PROXIMO : English Turkish

adv. gelecek ay

PROXY : English Turkish

n. vekillik, vekâlet, vekil, vekâletname

PROZAC : English Turkish

n. Prozak, yaygınca kullanılan antidepresan ilaç (Tıp)