Multilingual Turkish Dictionary

English

English
TOP OF THE LINE : English Turkish

sıranın en üstü, en yüksek kalitede olan şey, en iyi malzeme, en iyi nesne, kendi türünün en iyisi

TOP OF THE TREE : English Turkish

ağacın tepesi, ağacın en yukardaki bölümü, bir ağacın üst dalları

TOP OFF : English Turkish

son vermek, son rötuşunu yapmak

TOP OUT : English Turkish

son taşını koymak, inşaatın bitişini kutlamak

TOP POLITICAL ECHELON : English Turkish

en üst siyasi kademe, siyasilerin en üst seviyesi

TOP PRIORITY : English Turkish

en yüksek öncelik, en önemli konu, ana mesele

TOP PSYCHIATRIST : English Turkish

en kıdemli psikiyatrist, baş psikiyatrist

TOP RUNG : English Turkish

en üst basamak (bir merdivende)

TOP SECRET : English Turkish

çok gizli

TOP SERGEANT : English Turkish

en kıdemli başçavuş

TOP SPEED : English Turkish

en yüksek hız, maksimum hız, mümkün olan en yüksek hız

TOP SPIN : English Turkish

ir topa verilen en yüksek devinim (Tenis)

TOP TEN : English Turkish

en iyi on, en yukardaki on, en yüksek on, en iyi onlu grup

TOP UP : English Turkish

doldurmak, tazelemek

TOP-LEVEL TALKS : English Turkish

en yüksek seviyede konuşmalar, kıdemli üyeler arasındaki tartışmalar

TOP-LINE FASHION : English Turkish

son moda, en popüler kıyafetler

TOP-NOTCH : English Turkish

harika, mükemmel, muhteşem

TOPAZ : English Turkish

n. topaz, sarı yakut

TOPAZ : English Turkish

n. topaz, çeşitli değerli sarı taşlardan her biri

TOPCOAT : English Turkish

n. pardesü, palto

TOPE : English Turkish

n. camgöz balığı

TOPE : English Turkish

v. çok içmek, ayyaş gibi içmek, alkolik olmak

TOPECTOMY : English Turkish

n. topektomi, acıyı gidermek için beyin korteksinde yapılan cerrahi kesik

TOPEE : English Turkish

n. güneş başlığı, kolonyalı şapka

TOPEKA : English Turkish

n. Kansas'ın (ABD) başkenti