Multilingual Turkish Dictionary

English

English
UNCTION : English Turkish

n. kutsal yağ, merhem, yağ sürme (vücut), yapmacıklı nezaket, sahte yakınlık

UNCTUOSITY : English Turkish

n. yapmacık olma özelliği, yağlı olma özelliği; düzgünlük, parlaklık, pürüzsüzlük, kayganlık

UNCTUOUS : English Turkish

adj. yağlı, yoğurulabilen, kaypak, yapmacık samimiyet gösteren

UNCTUOUSLY : English Turkish

adv. yapmacık bir şekilde; pürüzsüz bir şekilde, düzgün ve parlak bir tarzda

UNCTUOUSNESS : English Turkish

n. yapmacık olma özelliği, yağlı olma özelliği; düzgünlük, parlaklık, pürüzsüzlük, kayganlık

UNCULTIVATED : English Turkish

adj. işlenmemiş, ekilmemiş, eğitilmemiş, kültürsüz

UNCULTIVATED TALENT : English Turkish

işlenmemiş yetenek, eğitilmemiş veya geliştirilmemiş yetenek

UNCULTURED : English Turkish

adj. kültürsüz, terbiyesiz, yobaz

UNCURBED : English Turkish

adj. kontrol edilemeyen, dizginlenemez

UNCURED : English Turkish

adj. tedavi edilmemiş, iyileşmemiş

UNCURL : English Turkish

v. açmak (kangal), açılmak (kangal)

UNCURTAILED : English Turkish

adj. kısaltılmamış, kesilmemiş

UNCURTAINED : English Turkish

adj. perdesiz

UNCUSTOMARILY : English Turkish

adv. geleneksel olmayan bir tarzda, alışılmış olmayan bir tarzda, konvansiyonel olmayan bir şekilde

UNCUSTOMARY : English Turkish

adj. geleneksel olmayan, yenilikçi, tuhaf, garip, alışılmadık, sıradışı

UNCUT : English Turkish

adj. kesilmemiş, kısaltılmamış, ham (elmas), yontulmamış, biçilmemiş, işlenmemiş, budanmamış, kısıtlanmamış

UNCUT DIAMOND : English Turkish

n. işlenmemiş elmas

UNDAMAGED : English Turkish

adj. zarar görmemiş, hasar görmemiş

UNDAMPED : English Turkish

adj. ıslatılmamış, darılmamış, gücenmemiş, sönümsüz, sindirilmemiş [müz.]

UNDATABLE : English Turkish

adj. tarih verilemez, tarih kararlaştırılamaz; zamanına karar verilemez, zamanı belirlenemez

UNDATE : English Turkish

adj. dalga şeklinde, dalgalı

UNDATED : English Turkish

adj. tarihsiz, vadesiz, dalga şeklinde, dalgalı

UNDAUNTED : English Turkish

adj. korkusuz, gözüpek, yılmaz, cesur

UNDAUNTEDLY : English Turkish

adv. korkusuz bir şekilde, gözüpek bir şekilde, ısrarcı veya yılmaz bir şekilde

UNDECEIVE : English Turkish

v. gözünü açmak, uyandırmak, aklını başına getirmek