English
UNPOLISHED : English Turkish
adj. cilasız, cilalanmamış, boyanmamış, kaba, terbiyesiz
UNPOLITIC : English Turkish
adj. politik olmayan, siyasi olmayan
UNPOLITICAL : English Turkish
adj. politik olmayan, siyasi olmayan, politika ile ilgisiz, politikaya ilgi duymayan
UNPOLLED : English Turkish
adj. seçmen olarak kaydedilmemiş, seçmen listesinde adı geçmeyen
UNPOLLED ELECTOR : English Turkish
n. kaydedilmemiş seçmen
UNPOLLUTED : English Turkish
adj. kirletilmemiş (doğa), temiz
UNPOPULAR : English Turkish
adj. popüler olmayan, tutulmayan, rağbet görmeyen
UNPOPULARITY : English Turkish
n. beğenilmeme, rağbet görmeme, gözdesizlik, gözde olmama veya sevilmeme durumu
UNPOPULARLY : English Turkish
adv. beğenilmeyen bir şekilde, beğenilmemeyle, beğeni eksikliğiyle, popüler olmayan bir edayla, gözde olmayan bir edayla
UNPOPULATED : English Turkish
adj. nüfussuz, kalalabalıksız, yerleşimsiz, oturulmayan, yaşanılmayan
UNPOSED : English Turkish
adj. doğal, gerçek, sahte olmayan, yapmacık olmayan
UNPOSSESSED : English Turkish
adj. sahipsiz, sahiplenmemiş, sahibi olmayan, sahipli olmayan
UNPOSSESSIVE : English Turkish
adj. sahip olmayan, hükmetmeyen, zorbalık etmeyen, baskıcı olmayan
UNPOSSESSIVELY : English Turkish
adv. sahipli olmayan bir tavırla, hükmetmeyen bir tavırla, zorbalık etmeyen bir tavırla, baskıcı olmayan bir tavırla
UNPOSTED : English Turkish
adj. bilgi verilmemiş, haberi olmayan, postalanmamış
UNPOWERED : English Turkish
adj. güçsüz, güçsüzleştirilmiş, güçsüz bırakılmış, güç kullanmayan; yakıtsız, yakıt desteksiz; elektriksiz, elektrik desteksiz
UNPRACTICABLE : English Turkish
adj. uygulanamaz, uygulanabilir olmayan, elverişsiz, elverişli olmayan, icrası mümkün olmayan, olanaksız
UNPRACTICAL : English Turkish
adj. kullanışsız, pratik olmayan, uygulanamaz
UNPRACTICED : English Turkish
adj. pratiği olmayan, deneyimsiz, tecrübesiz
UNPRACTISED : English Turkish
adj. pratiği olmayan, deneyimsiz, tecrübesiz
UNPRECEDENTED : English Turkish
adj. eşi görülmemiş, eşi benzeri görülmemiş, örneğine rastlanmamış, benzeri yaşanmamış
UNPRECEDENTED INCIDENT : English Turkish
eklenmeyen olay, beklenmedik olay, tahmin edilmeyen olay, daha önce hiç olmamış türde gelişme
UNPRECEDENTED SUCCESS : English Turkish
n. beklenmeyen başarı, beklenmedik başarı, tahmin edilmeyen başarı, daha önce hiç görülmemiş başarı, olağanüstü ve eşsiz başarı
UNPRECEDENTED THING : English Turkish
n. beklenmeyen şey, beklenmedik şey, tahmin edilmeyen şey, daha önce hiç görülmemiş şey, türünün ilk örneği, olağanüstü ve eşisiz başarı, tuhaflık, orijinallik, yenilik, yeni şey, yeni mal
UNPREDICTABILITY : English Turkish
n. tahmin edilemezlik, öngörülemezlik, beklenememezlik, umulamamazlık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani