Multilingual Turkish Dictionary

English

English
VENTRICULUS : English Turkish

n. ventrikülüs, ventrikülün, mide, bir böceğin midesi; bir kuşun kaslı sindirim kesesi

VENTRILOQUIAL : English Turkish

adj. vantrilokluk ile ilgili

VENTRILOQUISM : English Turkish

n. vantrilokluk, karnından konuşma

VENTRILOQUIST : English Turkish

n. vantrilok, karnından konuşan kimse

VENTRILOQUIZE : English Turkish

v. karından konuşmak

VENTRILOQUY : English Turkish

n. karnından konuşma

VENTURA : English Turkish

n. Kaliforniya'nın (ABD) güneybatısında bir şehir; Jesse Ventura, eski boksör, 1998'de Minesota (ABD) eyalet valisi seçilen

VENTURE : English Turkish

v. riske atmak, tehlikeye atmak, cüret etmek, cesaret etmek, göze almak

VENTURE : English Turkish

n. cüret, tehlikeli girişim, risk, girişim, teşebbüs, riske atılan şey, şans işi

VENTURE CAPITAL : English Turkish

isk sermayesi, riziko sermayesi, yeni bir işe veya yeni bir işin hisse senetlerine yatırılan para

VENTURE ON : English Turkish

cesaret edip girişmek, girişmek, riske girmek

VENTURE TO SAY : English Turkish

söylemeye gözü kesmek, söylemeye cesaret etmek, söylemeye cüret etmek

VENTURE UPON : English Turkish

cesaret edip girişmek, girişmek, riske girmek

VENTURED HIS LIFE : English Turkish

hayatını riske attı, hayatını tehlikeye attı, kendisini tehlikeye soktu

VENTURER : English Turkish

n. riskçi, rizikocu, kendini riske atan kimse, cüret eden kimse

VENTURESOME : English Turkish

adj. atılgan, maceraperest, cesur, gözüpek, riskli, tehlikeli

VENTURESOMELY : English Turkish

adv. cesurca, riskli bir şekilde, tehlikeli bir şekilde

VENTURESOMENESS : English Turkish

n. gözüpeklik, atılganlık

VENTUROUS : English Turkish

adj. cesur, gözüpek, atak

VENTUROUSLY : English Turkish

adv. cesurca, riskli bir şekilde, tehlikeli bir şekilde

VENTUROUSNESS : English Turkish

n. risklilik, riskli olma durumu; risk almaya veya yeni tecrübeler edinmeye istekli olma durumu

VENUE : English Turkish

n. cinayet mahalli, olay yeri, mahkeme yeri, buluşma yeri, yarış alanı

VENULAR : English Turkish

adj. ince damarsı, ince damarla ilgili, ince damara özgü

VENULE : English Turkish

n. venül, ince damar, küçük damar (özellikle de damarlardan kılcal damarlara giden); bir böceğin kanadında veya bir yaprakta bulunan küçük damar

VENUS : English Turkish

n. Zühre [astr.], Zühre [mit.], Venüs [astr.], Venüs [mit.], çobanyıldızı [astr.], çulpan [astr.], sabah yıldızı [astr.]