Multilingual Turkish Dictionary

English

English
VERY FUNNY : English Turkish

adj. çok komik

VERY GOOD : English Turkish

çok iyi, çok güzel

VERY HARD : English Turkish

çok zor, oldukça zor; var gücüyle, son gücüyle, olabildiğince güçlü bir şekilde

VERY HIGH FREQUENCY : English Turkish

çok yüksek frekans,
300 megahertz aralığındaki radyo frekansı

VERY HOT : English Turkish

adj. ateş gibi, çok sıcak

VERY HUNGRY : English Turkish

çok aç, oldukça aç, yemeyi çok arzulama, yeme isteği duyma

VERY IMPORTANT : English Turkish

adj. çok önemli

VERY IMPORTANT PERSON : English Turkish

çok önemli kimse, çok ehemmiyetli kişi

VERY INTERESTING : English Turkish

çok ilginç, oldukça albenili, aşırı çekici; çok büyüleyici, çok hayranlık uyandıran

VERY LATE : English Turkish

çok geç, oldukça gecikmiş, planlanan zamandan çok gecikmiş olan

VERY LIGHT : English Turkish

n. işaret fişeği, işaret tabancasından atılan renkli fişek

VERY LIGHT : English Turkish

işaret fişeği

VERY LIGHT : English Turkish

adj. çok hafif, oldukça hafif, çok hafif ağırlığı olan; çok ışıklı, oldukça parlak, görüntüsü çok parlak olan

VERY LIKELY : English Turkish

üyük olasılıkla, çok muhtemelen, büyük ihtimalle

VERY LITTLE : English Turkish

çok küçük

VERY LONG : English Turkish

çok uzun, uzunluğu büyük olan; uzun zaman, uzunca zaman dilimi

VERY LONG TIME : English Turkish

çok uzun zaman, büyük zaman dilimi, çağlar uzunluğunda zaman

VERY MUCH : English Turkish

pek çok

VERY MUCH ALIVE : English Turkish

oldukça canlı, aşırı aktif, oldukça faal

VERY NARROW : English Turkish

adj. daracık

VERY OFTEN : English Turkish

adv. çok sıklıkla, oldukça sıklıkla, oldukça sık aralıklarla

VERY OLD : English Turkish

çok yaşlı, çok ihtiyar, çok yaşlanmış; çok eskiye ait, çok eski moda

VERY OLD MAN : English Turkish

çok yaşlı adam, yaşlı erkek vatandaş, kıdemli erkek vatandaş

VERY POOR : English Turkish

çok fakir, çok yoksul, oldukça fakir, kısıtlı olanakları bulunan

VERY QUICKLY : English Turkish

çok hızlı