Multilingual Turkish Dictionary

English

English
VERY RICH : English Turkish

adj. para babası

VERY SHORT : English Turkish

kısacık

VERY SHORTLY : English Turkish

çok kısa bir zaman içinde, oldukça kısa bir süre sonra, oldukça kısa bir zaman diliminde

VERY SIMPLE : English Turkish

çok basit, çok sade, oldukça çetrefilsiz, oldukça yalın

VERY SLOWLY : English Turkish

çok yavaşça, oldukça yavaş bir şekilde, çok düşük bir hızda

VERY SMALL : English Turkish

çok küçük, küçücük, ufacık

VERY SMALL AMOUNT : English Turkish

çok küçük miktar, çok az, çok küçük, oldukça az

VERY SMALL AMOUNT OF : English Turkish

-nin çok az miktarı,
nın oldukça küçük miktarı

VERY SOON : English Turkish

çok yakında, çok kısa bir zaman içinde, çok yakın gelecekte

VERY STRONG : English Turkish

çelik gibi

VERY THIN : English Turkish

incecik

VERY THIRSTY : English Turkish

çok susuz, çok susamış, oldukça susuz, oldukça su ihtiyacı olan

VERY TIGHT : English Turkish

adv. sımsıkı

VERY TIRED : English Turkish

adj. halsiz

VERY WEALTHY : English Turkish

çok varlıklı, çok refahlı, çok zengin, oldukça gönençli

VERY WELL : English Turkish

çok iyi

VERY YOUNG : English Turkish

çok genç, yaşı oldukça küçük

VESA : English Turkish

n. video elektronik standartlar birliği, (Elektronik, Bilgisayar) ekran kartları için standartlar geliştiren üreticiler grubu; ekran kartlarının Süper VGA modunda çalışmasını sağlayan standart yöneticisi

VESA LOCAL BUS : English Turkish

Video Elektronik Standartları Birliği tarafından önerilen nispeten eski yerel veri yolu

VESAK : English Turkish

n. Buda'nın doğumu aydınlanması ve Nirvana'ya ulaşmasının anısına Budistler tarafından kutlanan törensel ayin

VESICA : English Turkish

n. sidik torbası, mesane, kesecik, torba

VESICAL : English Turkish

adj. sidik torbası ile ilgili

VESICANT : English Turkish

adj. deriyi kabartan

VESICANT : English Turkish

n. deriyi kabartan yakı, deriyi kabartan zehirli gaz

VESICATE : English Turkish

v. kabarmak, kabartmak