Multilingual Turkish Dictionary

English

English
WILLYNILLY : English Turkish

adv. ister istemez, istese de istemese de

WILSON : English Turkish

n. bir soyadı; bir erkek ismi; Woodrow Wilson (
1924) ABD'nin 28'inci başkanı, 1919 Nobel Barış Ödülü sahibi

WILSON'S THRUSH : English Turkish

n. Wilson ardıç kuşu, ABD'nin doğusunda bulunan ve güzel şarkısı ile dikkat çeken altın kahverengi renkli ardıç kuşu (Zooloji)

WILT : English Turkish

n. bir erkek ismi (Wilton'un kısa şekli)

WILT : English Turkish

v. solmak, güçten düşmek, cesaretini kaybetmek, eceksin (şiir)

WILT CHAMBERLAIN : English Turkish

(
1999) ünlü profesyonel basketbolcu, NBA'de bir sezonda 4000 sayıyı geçen ilk oyuncu

WILTON : English Turkish

n. Wiltshire'da (İngiltere) bir kasaba; bir soyadı; bir erkek ismi

WILTON : English Turkish

n. kalın pileli pürüzsüz yumuşak halı, Wilton halısı (Wiltshire'da, İngiltere Wilton kasabasının adı)

WILTS : English Turkish

İngiltere'nin güneyinde bir ilçe

WILTSHIRE : English Turkish

n. İngiltere'nin güneyinde bir ilçe; uzun spiralli boynuzları ile beyaz koyun ırkı (İngiltere'ye özgü)

WILY : English Turkish

adj. kurnaz, şeytan, cin fikirli

WILY AS A FOX : English Turkish

kurnaz, cingöz, tilki gibi, saman altından su yürüten

WIMBLE : English Turkish

n. delgi, matkap, burgu, delgeç, delikler açan alet

WIMBLE : English Turkish

v. delmek, burgu açmak, delik açmak

WIMBLEDON : English Turkish

n. İngiltere'nin güneydoğusunda bir şehir; bu şehirde icra edilen prestijli tenis turnuvası

WIMBLEDON TOURNAMENT : English Turkish

Wimbledon turnuvası, İngiltere Wimbledon'da gerçekleştirilen yıllık tenis müsabakası

WIMP : English Turkish

n. ödlek, pısırık, zayıf ve korkak kimse, süt çocuğu, muhallebi çocuğu

WIMPISH : English Turkish

adj. ödleğimsi, pısırık gibi, cesaretsiz, iradesiz, etkisiz karakterde olan

WIMPLE : English Turkish

n. atkı (ipek), rahibe başörtüsü

WIMPY : English Turkish

adj. ödleğimsi, pısırık gibi, cesaretsiz, iradesiz, etkisiz karakterde olan

WIN : English Turkish

n. kazanma, zafer, galibiyet, başarı

WIN : English Turkish

v. galip gelmek, kazanmak, elde etmek, ele geçirmek, ulaşmak, ikna etmek, dostluğunu kazanmak

WIN A NAME FOR ONESELF : English Turkish

şan kazanmak, ün kazanmak, nam kazanmak, ad kazanmak, ünlenmek, ünlü olmak

WIN A PRIZE : English Turkish

v. ödül kazanmak, zafer elde etmek ve ödül almak

WIN BIG AT THE CASINO : English Turkish

kumarhanede büyük para kazanmak