Multilingual Turkish Dictionary

English

English
WITENAGEMOT : English Turkish

n. witan, Anglo-Sakson İngiltere'sinde Kral'ın konseyi; bu konseyin meclisi (Tarih)

WITH : English Turkish

prep. ile, birlikte, beraber, li

WITH A BAD GRACE : English Turkish

gönülsüzce, isteksizce, istemeyerek, içinden gelmeden; zorlama bir şekilde

WITH A BEARD : English Turkish

adj. sakallı

WITH A BEAUTIFUL VOICE : English Turkish

adj. bülbül gibi

WITH A BURST OF PASSION : English Turkish

tutku patlamasıyla, öfke patlamasıyla; bir şehvet anında, aşırı heves anında

WITH A CRACKLING SOUND : English Turkish

adj. çıtır çıtır

WITH A FREE HAND : English Turkish

eli açık bir şekilde, cömertçe; özgürce

WITH A GOOD GRACE : English Turkish

gönüllüce, isteyerek, içten bir şekilde, isteye isteye; yaraşır bir şekilde, yakışır bir şekilde, düzgün bir şekilde

WITH A GRAIN OF SALT : English Turkish

kuşku ile karşılamak, kuşkuyla, şüpheyle, inanmayarak

WITH A HAT : English Turkish

adj. şapkalı

WITH A HEAVY HEART : English Turkish

inbir güçlükle, zor belâ

WITH A HIGH HAND : English Turkish

zorbalıkla

WITH A JERK : English Turkish

adv. sarsarak, silkerek

WITH A NEEDLE : English Turkish

adj. iğneli

WITH A PIPING : English Turkish

adj. fitilli

WITH A RUSH : English Turkish

adv. çabucak, alelacele, acele ile, paldır küldür

WITH A SHARP BLOW : English Turkish

adv. küt diye

WITH A SMILE : English Turkish

gülerek, gülümsemeyle, tebessüm ederek, tebessümle, mutlu bir yüz ifadesiyle

WITH A START : English Turkish

irkilmeyle, silkinmeyle

WITH A STRONG HAND : English Turkish

güçlü bir el ile, kuvvetlice, güçlü bir şekilde, şiddetli bir şekilde

WITH A VENGEANCE : English Turkish

alabildiğine, son derece, adamakıllı

WITH A VIEW TO : English Turkish

amacıyla, niyetiyle, umuduyla

WITH A WILLING HEART : English Turkish

kalpten bir şekilde, arzulayarak, isteyerek, kendi tercihiyle

WITH ADMIRATION : English Turkish

adv. hayranlıkla