Multilingual Turkish Dictionary

English

English
YAROVISE : English Turkish

v. (Britanya İngilizcesi) bir bitkinin gelişim sürecini bitkinin kökünü veya soğanını soğuğa maruz bırakarak hızlandırmak (yarovize olarak da yazılır)

YAROVIZE : English Turkish

v. (Amerikan İngilizcesi) bir bitkinin gelişim sürecini bitkinin kökünü veya soğanını soğuğa maruz bırakarak hızlandırmak (yarovise olarak da yazılır)

YARROW : English Turkish

n. civanperçemi

YASGUR'S FARM : English Turkish

Yasgur çiftliği, New York (ABD) Bethel'de bir çiflik, Ağustos 1969'da Woodstock müzik festivali'nin yapıldığı yer

YASHA HEFETS : English Turkish

n. Yasha Hefetz (
1987), ünlü Yahudi kemancı

YASHMAK : English Turkish

n. yaşmak, Müslüman kadınlar tarafından giyilen başörtüsü

YASSAR : English Turkish

n. Yaser, bir erkek ismi (Arapça)

YASSAR ARAFAT : English Turkish

Yaser Arafat, (
2004) Filistin Kurtuluş Örgütü lideri, Filistin Yönetimi'nin eski başkanı, fetih hareketinin kurucularından biri

YASSER : English Turkish

n. Yaser, bir erkek ismi (Arapça)

YASSER ARAFAT : English Turkish

n. Yaser Arafat, (
2004) Filistin Kurtuluş Örgütü lideri, Filistin Yönetimi'nin eski başkanı, fetih hareketinin kurucularından biri, Yitzhak Rabin ve Shimon Peres ile birlikte 1994 Nobel Barış Ödülü sahibi

YASSIR : English Turkish

n. bir erkek ismi (Arapça)

YASSIR ARAFAT : English Turkish

Yaser Arafat, (
2004) Filistin Kurtuluş Örgütü lideri, Filistin Yönetimi'nin eski başkanı, fetih hareketinin kurucularından biri

YASUO FUKUDA : English Turkish

n. (1936 doğumlu) Shinzo Abe'nin ani istifasını takiben Eylül 2007'den beri Japonya'nın 91'inci Başbakanı

YATAGAN : English Turkish

n. yatağan, tek taraflı bıçağı olan kavisli uzun bir Türk kılıcı

YATAGHAN : English Turkish

n. yatağan, tek taraflı bıçağı olan kavisli uzun bir Türk kılıcı

YATED NEEMAN : English Turkish

Ultra-Ortodoks yahudi gazete

YAUPON : English Turkish

n. güney Birleşik Devletler'e özgü pürüzsüz oval yaprakları ile kırmızı veya sarı meyveleri olan ve yaprağını dökmeyen bir çoban püskülü ağacı; bu fundanın kurutulmuş yapraklarından yapılan çay

YAVNE : English Turkish

n. israil'de bir yerleşke

YAW : English Turkish

v. rotadan çıkmak, yalpa vurmak, tereddüd etmek

YAW RATE : English Turkish

sapma oranı, rotadan sapma oranı (uçak veya geminin)

YAWEH : English Turkish

n. Yehova, Allah'ın isimlerinden biri, Tetragramaton (Dört harfli kelime)

YAWL : English Turkish

n. filika, yole

YAWN : English Turkish

n. esneme

YAWN : English Turkish

v. esnemek, esneyerek söylemek, açılmak, yarılmak, genişlemek

YAWNER : English Turkish

n. esneyen kimse; sıkıcı program, bunaltıcı şov, ilginç olmayan gösteri (Argo)