English
NUCLEAR FUEL : English Turkish military
NÜKLEER YAKIT:Kontrollü bir nükleer reaksiyonla elde edilen ve bir motorda kullanılabilecek bir çeşit enerji meydana getiren bir yakıt
NUCLEAR INCIDENT (DOD, IADB) : English Turkish military
NÜKLEER OLAY (AMERİKA SAVUNMA BAKANLIĞI, AMERİKAN SAVUNMA KURULU):Bir nükleer silah. tesis veya ana parçayı ilgilendiren ve aşağıdaki durumlardan ileri gelen, fakat bir nükleer kaza teşkil etmeyen beklenmedik olay; a. İnfilak veya radyoaktif kirlenme ihtimalinde bir artış, b. Teçhizatın montajı, denenmesi, yüklenmesi veya taşınması sırasında yapılan bir yanlışlık veya teçhizat ve malzemede kurma ve ateşleme dizisindeki parçaların tamamının veya bir kısmının kendiliklerinden faaliyete geçmelerine veya önemli bir kudret değişikliğine ya da merminin infilak etmemesi (kör gitmesi) ihtimaline yol açacak arızalı bir çalışma. c. Silah, tesis veya ana parçaların hasarına sebep olan elverişsiz çevre veya şartlar, önlenmesi insan kudreti üstünde bir afet
NUCLEAR INCIDENT (NATO) : English Turkish military
NÜKLEER OLAY (NATO):Bir nükleer silah tesis veya ana parçayı ilgilendiren, fakat bir nükleer kaza teşkil etmeyen beklenmedik bir olay
NUCLEAR INTELLIGENCE : English Turkish military
NÜKLEER İSTİHBARAT:Radyoaktif kaynaklardan ortaya çıkan radyasyon ve diğer etkilerin toplanması ve analiz edilmesi ile elde edilen istihbarat bilgisi. Aynı zamanda NUCINT olarak anılmaktadır
NUCLEAR LOGISTIC MOVEMENT : English Turkish military
NÜKLEER LOJİSTİK İNTİKAL:Nükleer silahların, ikmal veya bakım faaliyetleri ile ilgili olarak taşınması. Bazı özel durumlarda, bu gibi intikaller için savaş uçaklarından faydalanılabilir
NUCLEAR NATIONS : English Turkish military
NÜKLEER MİLLETLER:Askeri nükleer kuvvetler ve sivil nükleer kuvvetler. Bak. "nuclear power"
NUCLEAR ORDNANCE ITEMS : English Turkish military
NÜKLEER ORDUDONATIM MADDELERİ:Model bakımından nükleer silah programlarına ait komple malzeme, teçhizat, ana parça ve parçalar
NUCLEAR PARITY : English Turkish military
NÜKLEER EŞİTLİK:Düşman kuvvetlerin nükleer taarruz ve savunma sistemlerine, topyekün muharebe hazırlıkları bakımından takriben eşit derecede sahip oldukları belirli andaki bir durum
NUCLEAR POWER : English Turkish military
NÜKLEER GÜÇ:Uygun bir değiştiricisi olmadan bu terim kullanılmayacaktır. Bak. "civil nuclear power", "major nuclear power", "military nuclear power". Ayrıca bakınız: "nuclear nations"
NUCLEAR PROPULSION : English Turkish military
NÜKLEER TAHRİK:Atom enerjisi ile tahrik. Nükleer tahrik, ısı meydana getirmek için nükleer enerjiden faydalanır, sonra, bu ısı mekanik enerjiye çevrilir. Nükleer tahrik, teorik olarak, bir nükleer partiküller akımından faydalanır. Bak. "ion engine"
NUCLEAR RADIATION : English Turkish military
NÜKLEER RADYASYON:Muhtelif nükleer işlemlerdeki atom çekirdeklerinden dışarıya verilen parçacıklar ve elektromanyetik radyasyon. Silahlar bakımından önemli nükleer radyasyonlar alfa ve beta parçacıkları, gama ışınları ve nötronlardır. Bütün nükleer radyasyonlar iyonlaşma radyasyonlarıdır ancak bu ifadenin tersi doğru değildir. Örneğin iyonlaşma radyasyonları içinde geçen X ışınları, atom çekirdeğinden ortaya çıkmadığı için nükleer radyasyon değildir
NUCLEAR REACTOR : English Turkish military
NÜKLEER REAKTÖR:Gerek bilfiil tatbikat, gerek ulaştırma ve geliştirme için ısı veya radyasyon meydana getirmek üzere, özel nükleer malzemenin kendiliğinden faaliyet gösteren zincirleme bir reaksiyon (nükleer parçalanma) halinde kullanıldığı bir tesis
NUCLEAR ROCKET : English Turkish military
NÜKLEER ROKET:Egzoz akımı için gerekli enerjinin nükleer parçalanma veya füzyonla elde edildiği bir roket
NUCLEAR ROUND : English Turkish military
NÜKLEER ATIM:Bir nükleer silah (HARP başlığı kısmı) ile silahı hedefe atmak için lüzumlu füze veya sevk hakkından ibarettir. Bak. " complete round"
NUCLEAR SAFETY LINE : English Turkish military
NÜKLEER EMNİYET HATTI:Mümkünse, belirli topoğrafik arızaları takip edecek şekilde seçilen ve dost kıtalar için koruyucu tedbir seviyelerini, hasar ve tehlike derecelerini tespit etmek; dost silah tesirlerinin uzatılmasına müsaade edilen sınırları belirtmek için faydalanılan bir hat
NUCLEAR SECURITY INSPECTION : English Turkish military
NÜKLEER EMNİYET DENETLEMESİ:
NUCLEAR STALEMATE : English Turkish military
NÜKLEER PATA, NÜKLEER DENGE:Düşman nükleer kuvvetlerindeki bilinen gücün, bu kuvvetlerin kullanılması konusunda karşılıklı caydırıcılık oluşmasına neden olacak bir durum yaratacağı kabul edilen bir kavram
NUCLEAR STRIKE PLAN : English Turkish military
NÜKLEER DARBE PLANI:
NUCLEAR STRIKE WARNING : English Turkish military
NÜKLEER DARBE İKAZI:Yapılması yakın dost veya şüphelenilen düşman nükleer darbeleri ile ilgili bir ikaz
NUCLEAR SUBSURFACE BURST : English Turkish military
SATIH ALTINDA NÜKLEER PARALANMA:Bir nükleer silahın, infilak merkezi arz sathı (toprak veya su) altında bulunan infilak
NUCLEAR SUPPORT : English Turkish military
NÜKLEER DESTEK:Dost hava, kara ve deniz harekatlarının desteklenmesinde düşman kuvvetlerine karşı nükleer silahlarını kullanılması. Ayrıca bakınız: "'immediate nuclear support", "preplanned support"
NUCLEAR SURFACE BURST : English Turkish military
SATIHTA NÜKLEER İNFİLAK:Bir nükleer silahın yer veya su sathında yada satıh üstünde, ateş topu azami yarı çapından daha az bir yükseklikte infilakı. Ayrıca bak. "types of burst", " nuclear airburst" "nuclear underground burst", "nuclear underwater burst"
NUCLEAR TRANSMUTATION : English Turkish military
NÜKLEER DEĞİŞTİRİLME:Belirli bir çekirdeği oluşturanları yapay olarak (nükleer reaksiyon) değiştirmek suretiyle farklı bir çekirdek yapılması
NUCLEAR UNDERGROUND BURST : English Turkish military
YERALTI NÜKLEER İNFİLAK:Bir nükleer silahın infilak merkezi yer sathı altında bir noktada bulunacak şekilde infilakı. Ayrıca bakınız: "type of burst", "nuclear airburst", "nuclear surface burst", "nuclear underwater burst"
NUCLEAR UNDERWATER BURST : English Turkish military
SUALTI NÜKLEER İNFİLAK:Bir nükleer silahın infilak merkezi, su sathı altında bir noktada bulunacak şekilde infilakı. Ayrıca bakınız: "type of burst", "nuclear airburst", "nuclear surface burst", "nuclear underground burst"
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani