Multilingual Turkish Dictionary

English

English
AFFIRMATORY : English Turkish

adj. doğrulayıcı, ifade eden, olumlu, doğrulayıcı

AFFIRMED : English Turkish

adj. doğrulanan, kabul edilen, onaylanan; doğru olduğunu açıklamak

AFFIRMER : English Turkish

n. doğrulayan kimse, beyan eden kimse, ileri süren kimse

AFFIX : English Turkish

n. önek, sonek, takı

AFFIX : English Turkish

v. eklemek; takmak, iliştirmek; atmak (imza), basmak (damga), yapıştırmak (pul)

AFFIX A STAMP : English Turkish

pul yapıştırmak, pul iliştirmek

AFFIXAL : English Turkish

adj. ek dizimi, ek vurgusu, eke ait veya ilgili olan (Dilbilim)

AFFIXATION : English Turkish

n. ekleştirme, bağlaç; ilave; ek

AFFIXED : English Turkish

adj. takılı

AFFIXIAL : English Turkish

adj. ekle ilgili, eke ait veya ilgili olan (Dilbilim)

AFFIXING A SEAL : English Turkish

n. mühür basma, mühür ekleme

AFFIXION : English Turkish

n. ek, bağlaç; bağlama; ilave

AFFIXTURE : English Turkish

n. bağ, kombinasyon, bağlantı; ek

AFFLATUS : English Turkish

n. ilham, esin

AFFLECK : English Turkish

n. bir soyadı; Ben Affleck (1972), Amerikalı senarist ve aktör

AFFLICT : English Turkish

v. eziyet etmek, acı vermek, üzmek, sarsmak

AFFLICTED : English Turkish

adj. üzgün, sarsılmış, dertli, tutulmuş, uğramış

AFFLICTED WITH : English Turkish

uğramış, tutulmuş, dertli ( den yana)

AFFLICTER : English Turkish

n. sıkıntı veren kimse, eziyet eden kimse, acı veren kimse

AFFLICTION : English Turkish

n. üzüntü, dert, ızdırap, acı, ağrı, felâket, belâ

AFFLICTIVE : English Turkish

adj. üzücü, acı veren

AFFLICTIVELY : English Turkish

adv. eziyet ederek, gerilim yaratarak; acı veren bir biçimde, işkence edercesine, acı vererek

AFFLUENCE : English Turkish

n. bolluk, çokluk, zenginlik, servet

AFFLUENT : English Turkish

adj. bol, çok, gürül gürül akan, zengin, varlıklı

AFFLUENT : English Turkish

n. ırmak ayağı, ırmağa dökülen akarsu