English
AGGRESSOR FORCE : English Turkish
saldırgan kuvvet, düşman ordusu, düşman gücü
AGGRIEVE : English Turkish
v. üzmek, incitmek, rencide etmek, mağdur etmek, kederlendirmek
AGGRIEVED : English Turkish
adj. üzgün, dertli, incinmiş, haksızlığa uğramış, mazlum, mağdur
AGGRO : English Turkish
n. kızdırma, ağırlaştırma, kötüleştirme
AGGRY : English Turkish
n. aggry, batı Afrika’ya özgü rengârenk cam boncuk türü
AGHA : English Turkish
n. ağa
AGHAST : English Turkish
adj. çok korkmuş, ödü patlamış (Argo), donakalmış
AGILE : English Turkish
adj. çevik, atik, kıvrak; becerikli
AGILE APPLET : English Turkish
ir ağdaki hizmetler için mobil araç olarak hizmet veren küçük otonom Java uygulama programı (kendini gönderme ve ağ üzerindeki diğer bağcıklarla etkileşimde bulunabilen)
AGILE MOVEMENT : English Turkish
n. atik hareket, çevik hareket, zarif hareket
AGILELY : English Turkish
adv. çevikçe, hızla, çabucak; zarafetle, kolayca; tetikte olarak, akıllıca
AGILENESS : English Turkish
n. atiklik, çabukluk; zarafet, çeviklik; uyanıklık
AGILITY : English Turkish
n. çeviklik, atiklik, kıvraklık; beceriklilik
AGIN : English Turkish
adv. ters, karşı, zıt konumda olan
AGIN : English Turkish
prep. ters, karşı, aleyhinde; karşısında; gözdağı veren
AGING : English Turkish
adj. yaşlanan, ihtiyarlayan, kocayan
AGING : English Turkish
n. yaşlanma, ihtiyarlama, eskime
AGING EAR : English Turkish
n. yaşlanan kulak, yaşlanmanın neden olduğu özellikle tiz sesler aging of receivables|/aging$93700$ /of$54682$ /receivables$67357$ $WI_FREQUENCY:3 alacakların yaşlandırılması, bir işletme tarafından alınan para kaynaklarının kronolojik sınıflandırılması
AGING OF WINE : English Turkish
şarabın yaşlanması, tadını iyileştirmek için şarabın depolanması
AGING PROCESS : English Turkish
ihtiyarlama süreci, yaşlanma süreci, yıpranma süreci
AGINNER : English Turkish
n. değişime karşı çıkan, aşırı derecede değişime karşı çıkan kimse (önerilen kanunlar, plan, vs. gibi)
AGIO : English Turkish
n. acyo, para farkı
AGIOTAGE : English Turkish
n. acyotaj, borsa oyunu
AGIST : English Turkish
v. mera olarak ücret karşılığı kullandırmak, ücret karşılığı canlı hayvan barındırmak ve beslemek (Artık kullanılmayan)
AGISTER : English Turkish
n. mera olarak ücret karşılığı kullanan, çoban, ücret karşılığı hayvanları besleyen veya otlatan (Artık kullanılmayan)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani