Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
ZWEISPURIG : German Turkish

cift hatli

ZWEISPÄNNER : German Turkish

m l. cift kosulu araba
(Schlitten) zanka
(alttürk., leichter) kocu

ZWEISTELLIG : German Turkish

(Zahl) iki haneli

ZWEISTERNEGENERAL : German Turkish

m (Generalmajor) cift yildizlı general; tümgeneral

ZWEISTUFIG : German Turkish

iki kademeli

ZWEISTÖCKIG : German Turkish

(Haus) iki katli

ZWEISTÜNDIG : German Turkish

iki saatlik; iki saat süren

ZWEISTÜNDLICH : German Turkish

her iki saatte bir

ZWEIT : German Turkish

vgl. zwei. zweit- ikinci; ein
er bir ikinci; bir digeri; die
e Geige spielen fig. tali bir rol oynamak; aus
er Hand l. (gebraucht) l^ullanilmi$
(kennen) yalniz sayia olarak bilmek; zum
en s.
ens.
e fod. angeredete) Person gr. ikinci sahis; sahsi muhatap;
es Glied (e-r Substantiv. Fügung) gr. muzaf, belirtilen

ZWEITAKTMOTOR : German Turkish

m ikizamanli motör

ZWEITÄLTEST : German Turkish

- ikinci; (von drei Geschwistern) ortanca
best-ikinci; ikincilik kazanan
ens ikinci olarak; saniyen, ikincileyin
klassig ikinci derecede gelen; ikinci kalite(-li)
letzt- sondan bir evveiki; sondan ikinci
rangig s.
klassig. ein recht
es Wettspiel klasi düsük bir ma? 2schrift / kopya; ikinci nüsha; düpiikata

ZWEIUNDDREIßIGSTELNOTE : German Turkish

mus. ü^ cengelli; otuzikilik, tripl-kros 9wöchentlich her iki haftada bir 2wöchig iki hafta-lik; iki hafta süren
zeiler m. lit. beyit; iki misra

ZWERCHFELL : German Turkish

n an. diyafram; hicabi haciz "erschütternd kahkaha ile güldürücü; göbek catlatircasina

ZWERG : German Turkish

m cüce, bodur, beberuhi "ammer / zo. cüce yelve
(blatt)holunder m bot. yer {od. yaban) mürveri 2en.haft cimbakuka, cücemsi; cüceyi andiran
falke m zo. boz-dogan
fliegen.schnäpper m zo. cüce sinekyutan
fluß.-pferd n zo. kücük Nil aygin
huhn n zo. ispenm cüce, bodur, beberuhi "ammer / zo. cüce yelve
(blatt)holunder m bot. yer {od. yaban) mürveri
kiefer/ bot. bodur cam agaci
maus/zo. cüce sican
mispel / bot. ayva yaprakli musmula agaci
palme / bot. kisa hurma agaci
rohrdommel/zo. cüce balaban
sänger m zo. kücük testere gagall ördek
Spaniel m zo. masti
taube / kücük kumru
taucher m zo. yumurtq pici
trappe / zo. kücük toy kusu; mezgerdek
weizen m 6ot. nisasta bugdayi
weis m zo. köpek yayim
wuchs m cücelik

ZWETSCHGE : German Turkish

f bot. mürdümerigi

ZWICKEL : German Turkish

m l. (Schneiderei) apislik, ag
fechn. ,kama
arch. köselik, bingi
feld n arch. bingi alinhgi; (Ornamentik): ayna

ZWICKEN : German Turkish

l. cimdiklemek, makaslamak
(quetschen) sikistirmak, kistirmak
(schmerzen) sancih olm., sanci-mak
(Fahrkarten) F zimbalarhak; Er hat mich in den Arm gezwickt. Koluma bir cimdik atti. °er m pensne, binoki, kiska

ZWIEBACK : German Turkish

m bisküvi(t), peksimet, galeta

ZWIEBEL : German Turkish

l. bot. sogan
(Blumen2) sogan, basala
F hum. (Uhr) saat; fr. piryol saati; V: degirmen; feinge- schnittene ^ (als Beilage) piyaz Qartig soganimsi
beet n soganlik; sogan tahtasi 2förmig sogan seklinde
häutchen n sogan zan
knolle / kuru sogan
marmor m min. sipolen °n fig. b-ne eziyet etm.; b-ni sikistirmak, sikiya koymak
schale / sogan kabugu
suppe / soganli corba
türm m sogan seklinde kilise kulesi

ZWIEFACH : German Turkish

s. doppelt, ^gespräch n diyalog, ikili sohbet, mükäleme, muhavere Qlicht n, alaca karanlik; losluk
Hchtig (P.) süpheli; künhüne vanlamayan; mahiyeti mechul; meskük °spalt m l. (Uneinigkeit) anlasmazilk, ahenksizlik. ziddiyet, tezat, ihtiläf, nifak, tefriki, fitne, sikak, bozusukluk
(Divergenz) tenakuz, mübayenet, ayrilik, celisme; ^ säen ifsat etm.; fesada vermek; nifak sokmak; aralanni bozmak; bozusturmak Zwille/ Kspz. ufak sapan
ich m cuval bezi; dimi

ZWILLING : German Turkish

m ikiz
e pl. astr. tkizler, Cevza
s.bruder m ikiz erkek kardes
s.paar n ikizler
s.reifen pl. cifte cember
s.schwester / ikiz kiz kardes
s.werk Solingen (Firmenname) cifte cambaz

ZWINGE : German Turkish

l. muhtelif aletlerde madeni halka; raptiye
(Schraubstock) mengene °n l. cebretmek, zorlamäk, ilcada bulunmak; icbar, mecbur etm.
(et.) F bsle basa cikmak; uhdesinden gelmek; becermek, basarmak; yapabilmek; sich zu et. ^ k-ni bse zorlamäk; cebrinefs etm.; Es hat dich ja niemand gezwungen, dorthin zu gehen. Zorun ne idi de oraya gittin? sich gezwungen sehen (et. zu tun) bsi yapmak zorunda olm. {od. mecburiyetinde bulunmak). s.a. gezwungen. 2nd l. cebn, zecri. mücbir; jur. a. amir
(rituell) vacip
(überzeugend) ikna edici; kandinci;
er Beweis kesin (od. kati) delil;
e Gründe pl. mücbir sebepler; zorlayici nedenler;
e Vorschriften pl. amir hükümler;
e Notwendigkeit zarureti mutlaka
r m l. (Löwen0) asianhane
(Hunde0) av köpeklerinin yatirildigi yer
fr. dis duvaria ic duvar arasmdaki gecit (kalede)
(Käfig) kafes
(Gefängnis) hapishane, zindan
(Kampfplatz) aren

ZWINGHERR : German Turkish

m s. Tyrann,
schaff / s. Tyrannei

ZWINKERN : German Turkish

: mit den Augen ^ göz kip(istir)mak

ZWIRBELN : German Turkish

urmak (sich eine Zigarette mit Tabak und Paper drehen)