Multilingual Turkish Dictionary Turkish To English

YÜZDÜRME : Turkish English

n. flotation

YÜZDÜRMEK : Turkish English

v. buoy, float, sail, swim

YÜZDÜRMEMEK : Turkish English

v. (neg. form of yüzdürmek) buoy, float, sail, swim

YÜZE AİT : Turkish English

adj. facial

YÜZE ANİ DARBE : Turkish English

n. facer

YÜZE GÜLEN KİMSE : Turkish English

n. smoothie

YÜZE GÜLÜCÜ : Turkish English

adj. honeyed, honied, plausible, sleek, smooth-faced, sugary

YÜZE KADAR SAYMAK : Turkish English

v. number to hundred

YÜZE TAKILAN SİYAH TÜL : Turkish English

n. patch

YÜZE VURMA : Turkish English

n. taunt

YÜZEBİLEN : Turkish English

adj. floatable

YÜZEBİLİYOR MUSUNUZ : Turkish English

Can you swim

YÜZEN : Turkish English

adj. buoyant, floating, natant

YÜZEN BUZ KÜTLESİ : Turkish English

n. floating ice, floe, ice floe, ice pack

YÜZEN EV : Turkish English

n. barge

YÜZEN KÜTLELER : Turkish English

n. flotage

YÜZEN SAHİPSİZ EŞYA : Turkish English

n. flotage, flotsam, Flotsam and Jetsam

YÜZEN SUYOSUNU : Turkish English

v. sea wrack

YÜZEN TOPLA İŞLEYEN SU VALFI : Turkish English

n. ball-cock

YÜZEN YOSUN : Turkish English

v. sea wrack

YÜZEN ŞEY : Turkish English

n. float, floater

YÜZER : Turkish English

adj. floating

YÜZER HAVUZ : Turkish English

n. wet dock

YÜZER İNİŞ PİSTİ : Turkish English

n. seadrome

YÜZER KÜTÜKLERDEN OLUŞAN ENGEL : Turkish English

n. boom