Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ŞİFA-İ ŞERİF : Ottoman Turkish

(Bak: Kadî İyaz)

ŞİFAH : Ottoman Turkish

(Şefe. C.) Dudaklar

ŞİFAHANE : Ottoman Turkish

f. Hastahane

ŞİFAHEN : Ottoman Turkish

Sözle, ağızdan. Konuşmak suretiyle

ŞİFAHİYÂT : Ottoman Turkish

Ağızdan söylenilen, şifahî olan, sözlü ifadeler

ŞİFAHÎ : Ottoman Turkish

Ağızdan, şifahen, sözlü

ŞİFAKÂR : Ottoman Turkish

f. Şifalı. Şifaya sebeb olan

ŞİFANAPEZİR : Ottoman Turkish

(Şifâ-nâpezir) f. Tedavi edilmez, şifa bulmaz, tedavi olmaz

ŞİFAPEZİR : Ottoman Turkish

f. İyileşebilir, şifa bulabilir, geçebilir

ŞİFARESAN : Ottoman Turkish

f. Şifaya erişen, hastalığı iyileşen

ŞİFASAZ : Ottoman Turkish

f. şifa veren, iyi eden

ŞİFAYAB : Ottoman Turkish

f. Şifa bulma, iyileşme

ŞİFE : Ottoman Turkish

(Bak: Şefe)

ŞİFF : Ottoman Turkish

Ziyade, çok, fazla. * Eksik, noksan. (Ezdattandır)

ŞİFRE : Ottoman Turkish

Fr. Gizli ve işaretle yazı usulü. * Haberleşmede kullanılan belirli bazı işaretler. * Herkesin anlayamadığı, bazı kimselere mahsus anlaşma usulü

ŞİFTE : Ottoman Turkish

f. Düşkün, tutkun, meftun

ŞİFTEDİL : Ottoman Turkish

f. Gönül vermiş, meftun, tutkun

ŞİFTEGÎ : Ottoman Turkish

f. Kaçıklık, tutkunluk, meftuniyet

ŞİH(A) : Ottoman Turkish

Yavşan denilen ot

ŞİHAB : Ottoman Turkish

Parlak yıldız. * Kıvılcım. * Yıldızdan fırladığı zannedilen ve dünyanın atmosferinde bir an görünüp kaybolan gök taşı

ŞİHAT : Ottoman Turkish

(Bak: Şeyhuhet)

ŞİHBAN : Ottoman Turkish

(Şihâb. C.) Kıvılcımlar

ŞİHDARE : Ottoman Turkish

Fahiş ve israfçı ve dedikoducu kimse. * Kısa boylu ve şişman kimse

ŞİHE : Ottoman Turkish

f. At kişnemesi

ŞİİR : Ottoman Turkish

Güzel tertibli manzume. Tahayyül ve tasavvurları ve bâzı hakikatları hoşa gidecek şekilde ifâde eden ölçülü söz. * Man: Muhayyelâttan terekküb eden kıyas