Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ŞİNEV : Ottoman Turkish

f. İşiten, dinleyen

ŞİNİD : Ottoman Turkish

İşitme. Duyma

ŞİNİDE : Ottoman Turkish

f. İşitilmiş. Duyulmuş

ŞİNİK : Ottoman Turkish

On litre su alabilen teneke kutu kadar olan mahsul ölçüsü. Yarım gaz tenekesi. (Isparta havalisine mahsus hububat ölçüsü)

ŞİNVAY : Ottoman Turkish

Kulağın işitmesi

ŞİR : Ottoman Turkish

f. Aslan. * Süt

ŞİR'A : Ottoman Turkish

(Şeria-Meşrea) Lügat mânası, bir ırmak veya herhangi bir su menbaından su içmek veya almak için girilen yol demektir. Bunda insanların, hayat-ı ebediye ve saadet-i hakikiyeye vusulü için Allah'ın vaz' u teklif ettiği ahkâm-ı mahsusaya ve mezheb-i müstakime bil'istiare ıtlak edilmiştir ki, din demektir. Ya kapalı bir şeyi yarıp açmak ve beyan etmek mânasına şer' mastarından veya birşeye duhul manasına şurû'dan alınmıştır. (E.T.) (Bak: Şeriat)

ŞİR-İ JİYAN : Ottoman Turkish

Kükremiş aslan. (Bak: Jiyan)

ŞİR-İ MÂDER : Ottoman Turkish

Ana sütü

ŞİR-İ YEZDAN : Ottoman Turkish

Hazret-i Ali Radiyallahu Anh'ın bir ismi. Allah'ın Aslanı

ŞİRA : Ottoman Turkish

Satın alma, satın alınma

ŞİRA' : Ottoman Turkish

Yelken. Gemi yelkeni

ŞİRAD (ŞÜRUD) : Ottoman Turkish

Dağılmak. * Kaçmak

ŞİRAK : Ottoman Turkish

(C.: Şürük) Nalbant kayışı

ŞİRAN : Ottoman Turkish

f. (Şir. C.) Aslanlar

ŞİRANE : Ottoman Turkish

f. Aslanca, gazanferâne

ŞİRAR : Ottoman Turkish

Ateş kıvılcımları. * Şerirler. Şerli kimseler

ŞİRAT : Ottoman Turkish

Neşter

ŞİRAZ : Ottoman Turkish

Süzülmüş yoğurt

ŞİRAZE : Ottoman Turkish

f. Kitap ciltlerinin iki ucuna konulan ve yaprakları muntazam tutan, ibrişimden örülmüş ince şerit. * Pehlivan kispetinin paçası. * Mc: Düzen, nizam, esas

ŞİRAZE-BEND : Ottoman Turkish

f. Şiraze bağlayan. * Düzenleyen, tanzim eden, düzen veren

ŞİRB : Ottoman Turkish

(Şürb) İçme veya içirme nöbeti. İçmek

ŞİRCENG : Ottoman Turkish

f. Arslan gibi savaşan

ŞİRDAH : Ottoman Turkish

Büyük ayaklı

ŞİRDİL : Ottoman Turkish

(C.: Şirdilân) f. Aslan yürekli. Cesaretli. Cesur