Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ŞAHİNE : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
(bkz. şahin)

ŞAHİNER : Turkish Turkish Ansiklopedik

(fti.) er.
şahin gibi güçlü, yiğit er

ŞAHİNHAN : Turkish Turkish Ansiklopedik

(fti.) er.
güçlü, yiğit kimse

ŞAHİNKAN : Turkish Turkish Ansiklopedik

(fti.) er.
yiğit soydan gelen, güçlü, kahraman

ŞAHİNTER : Turkish Turkish Ansiklopedik

(far.) er.
çok yiğit, kahraman, şahin gibi

ŞAHİSTAN : Turkish Turkish Ansiklopedik

(far.) er.
şah ülkesi

ŞAHKAR : Turkish Turkish Ansiklopedik

(far.).
baş eser, en güzel eser.
erkek ve kadın adı olarak kullanılır

ŞAHMELEK : Turkish Turkish Ansiklopedik

(fai.) ka.
melekler kadar güzel, güzellikte lider

ŞAHNAZ : Turkish Turkish Ansiklopedik

(far.) ka.
çok nazlı

ŞAHNİSA : Turkish Turkish Ansiklopedik

(fai.) ka.
hükümdar kadın, hükümdar karısı.
kadınların şahı, üstün nitelikli, değerli kadın

ŞAHNUR : Turkish Turkish Ansiklopedik

(afi.) ka.
kaynak, ışık kaynağı.
münevver

ŞAHRAH : Turkish Turkish Ansiklopedik

(far.) er.
büyük işlek yol, ana yol, cadde.
şaşırılması mümkün olmayan doğru ve açık yol

ŞAHRUH : Turkish Turkish Ansiklopedik

(fai.) er.
yüce ruhlu, görkemli, üstün kişilikli kimse

ŞAHSAR : Turkish Turkish Ansiklopedik

(far.).
dallık, ağaçlık, koruluk.
erkek ve kadın adı olarak kullanılır

CARULLAH : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
allah’a yakın. allah dostu. carullah zemahşeri: müfessir, alim

CAVİD : Turkish Turkish Ansiklopedik

(far.) er.
baki, daimi, ebedi

CAVİDAN : Turkish Turkish Ansiklopedik

(far.) ka.
daimi kalacak olan, sonrasız, ebedi

CAVİDE : Turkish Turkish Ansiklopedik

(far.) ka.
(bkz. cavidan)

CAVİT : Turkish Turkish Ansiklopedik

(far.) er.
(bkz. cavid)

CAZİM : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
kesin.
kesin kararlı. cazim mehmed: türk şair (1725)

CEBBAR : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
cebreden, zorlayıcı.
kuvvet, kudret sahibi allah, allahın isimlerinden.
becerikli.
gökyüzünün güneyinde bulunan bir yıldız kümesi

CEBE : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
zırh.
osmanlıda silah ihtiyacını karşılayan aracın adı. cebeci ocağı, yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla ilga edilmiş, kaldırılmıştır. cebe ali bey: türk komutan (xv. yy.) istanbul'un fethine kendi sipahileriyle katıldı. ele geçirdiği kapı kendi adıyla anıldı. cibali kapısı

CEBEL : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
dağ.
tarıma elverişsiz arazi

CEBERUT : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ibr.) er.
ibranice "kudret" anlamına gelmektedir. yeni eflatuncu filozoflar ile işraki felsefesine tabi olan mutasavvıflara verilen ad

CEBİR : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
zorlamak.
düzeltme, onarma.
kırık veya çıkık bir kemiği yerleştirip sarmak