Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
MEYYİT : Turkish Turkish Hukuk

Ölü

MEZALİM DİVANI : Turkish Turkish Hukuk

Bugünkü adalet bakanlığı, daha çok halk ile ümera, tahsildar ve nüfuzlu kimseler arasındaki davalara bakardı

MEZAT : Turkish Turkish Hukuk

Artırma, artırma yoluyla satış

MEZBELE : Turkish Turkish Hukuk

Zibil; çöp yeri; zibillik

MEZBUR : Turkish Turkish Hukuk

Adı geçen kişi; okuma yazma bilmeyen

MEZC : Turkish Turkish Hukuk

Karıştırma; katma

MEZCETMEK : Turkish Turkish Hukuk

Biraraya getirip karıştırmak, birleştirmek

MEZKUR : Turkish Turkish Hukuk

Zikredilen; sözü edilen

MEZRA : Turkish Turkish Hukuk

Ekilecek arazi, tarım arazisi

MEZRU : Turkish Turkish Hukuk

Ziraat olunmuş, tarım uygulanmış, ekilmiş, ekili; arşınla ölçülmüş

MEZUN : Turkish Turkish Hukuk

İzinli, yetkili

MEŞAGİL : Turkish Turkish Hukuk

Meşgaleler; meşguliyetler

MEŞAHİD : Turkish Turkish Hukuk

Şehitlikler

MEŞAKKAT : Turkish Turkish Hukuk

Zorluk, zahmet

MEŞBU : Turkish Turkish Hukuk

Dopdolu, ağzına kadar dolmuş, dolu, doymuş

MEŞFU : Turkish Turkish Hukuk

Şuf'a hakkının ilişkin olduğu mal; önalımlı

MEŞFUUNBİH : Turkish Turkish Hukuk

Önalım (şufa) hakkına konu olan taşınmaz mal

MEŞHED : Turkish Turkish Hukuk

Şehit düşülen yer; şehidin gömülü olduğu yer

MEŞHU-ÜN LEH : Turkish Turkish Hukuk

Lehine şehadet (tanıklık) edilen

MEŞHUD-ÜN-ALEYH : Turkish Turkish Hukuk

Aleyhinde şehadet (tanıklık) edilen

MEŞHUDAT : Turkish Turkish Hukuk

Tanık olunan konular, şahadet

MEŞHUN-ÜN BİH : Turkish Turkish Hukuk

Şehadet konusu; üzerinde tanıklık yapılan konu

MEŞHUT : Turkish Turkish Hukuk

Şahit olunmuş; görülmüş; herkesin gözü önünde olmuş; suç işlenirken görünmüş; suçüstü

MEŞKUK : Turkish Turkish Hukuk

Şüpheli, kuşkulu, açıkça belli değil, su götürür

MEŞRUH : Turkish Turkish Hukuk

Açıklanmış, şerh edilmiş