Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
OMÇA : Turkish Turkish

kalça kemiğin bir bölümü

OMÇA : Turkish Turkish

ağ kütüğü

OMÇA : Turkish Turkish

kalın ve enli diken

OMFAZİT : Turkish Turkish

piroksen grubundan, yeşil renkli doğal silikat

OMLET, -Tİ : Turkish Turkish

çırpılmış yumurta, peynir, kıyma, mantar vb. katılarak tavada pişirilen bir yemek, kaygana

OMMATİDYUM : Turkish Turkish

görmegözesi

OMNİBÜS : Turkish Turkish

dolmuş yapan büyük at arabası

OMNİBÜS : Turkish Turkish

ir kentin çeşitli bölgeleri arasında ya da bir kentten öbürüne yolcu taşıyan motorlu taşıt

ÖMRE BEDEL : Turkish Turkish

ir ömre değecek kadar (iyi, güzel, değerli)

ÖMRÜ BİLLAH : Turkish Turkish

şimdiye değin ya da hiçbir vakit

ÖMRÜ OLDUKÇA : Turkish Turkish

yaşadıkça

ÖMRÜ UZAMAK : Turkish Turkish

uzun süre yaşamak ya da çok dayanmak

ÖMRÜ VEFA ETMEMEK : Turkish Turkish

ir ereğe ulaşamadan ölmek

ÖMRÜNDE : Turkish Turkish

hiçbir zaman

ÖMRÜNE BEREKET! : Turkish Turkish

"ömrün uzun olsun!", "sağ ol" anlamında kullanılır

OMUR : Turkish Turkish

omurgayı oluşturan kemiklerden her biri, °fıkra

ÖMÜR ADAM : Turkish Turkish

çok hoşa giden, beğenilen kimse

ÖMÜR ADAM : Turkish Turkish

tuhaf, gülünç kimse

ÖMÜR BOYU : Turkish Turkish

sağ kalındığı, yaşandığı sürece

ÖMÜR ÇÜRÜTMEK : Turkish Turkish

uzun zaman emek vermiş olmak ya da boşuna vakit geçirmiş olmak

ÖMÜR GEÇİRMEK : Turkish Turkish

yaşamak

ÖMÜR SÜRMEK : Turkish Turkish

iyi ve rahat yaşamak

ÖMÜR SÜRMEK : Turkish Turkish

yaşamı belli koşullar içinde sürüp gitmek

ÖMÜR TÖRPÜSÜ : Turkish Turkish

uzun ve üzücü iş

ÖMÜR ÜMÜN VARI : Turkish Turkish

sevgi sözü olarak kullanılır