Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
PARA YEMEK : Turkish Turkish

görevli bulunduğu yerin olanaklarından yararlanarak para çalmak, °rüşvet almak

PARABELLUM : Turkish Turkish

alman ordusunda kullanılmış olan otomatik bir tabanca

PARABOL, -LÜ : Turkish Turkish

ir düzlemin odak denen sabit bir noktadan ve doğrultman denen sabit bir doğrudan eşit uzaklıktaki noktalarının geometrik yeri

PARABOLİK : Turkish Turkish

parabol biçiminde olan, parabolle ilgili

PARABOLLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

ir şeye parabol biçimi vermek

PARABOLOİT : Turkish Turkish

odağı olmayan, yalnız bir simetri ekseni bulunan ikinci dereceden yüzey

PARACA : Turkish Turkish

para ile ilgili olarak, para bakımından

PARACI : Turkish Turkish

yaşamda parayı en temel öğe sanan kimse

PARACI : Turkish Turkish

paracılık yanlısı

PARACI : Turkish Turkish

paracılık öğretisi ile ilgili, °monetarist

PARACILIK : Turkish Turkish

paracı olma durumu

PARACILIK : Turkish Turkish

parayı konu alan düşünce akımı, °monetarizm

PARAÇOL : Turkish Turkish

gemi çatmasında eğri parça

PARAÇOL : Turkish Turkish

cumba vb. altına destek olarak konulan eğri ağaç

PARAÇOL : Turkish Turkish

tek at koşturularak çekilen, üzeri kapalı, yanları açık bir tür araba, °paraşol

PARADAN ÇIKMAK : Turkish Turkish

para harcamak zorunda kalmak

PARADARLIĞI, -NI : Turkish Turkish

paraşişkinliğine karşı önlem olarak paranın piyasada azalmasıyla satın alma gücünün artması temeline dayanan iktisat politikası tekniği, °deflasyon

PARADİ : Turkish Turkish

ir tiyatroda en üst balkon

PARADİGMA : Turkish Turkish

dizi

PARADOKS : Turkish Turkish

kökleşmiş kanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce

PARADOKSAL : Turkish Turkish

aykırı düşünce niteliğinde olan

PARAF : Turkish Turkish

yalnız baş harflerle yazılan kısa imza

PARAFE : Turkish Turkish

paraf konulmuş, parafla imzalanmış

PARAFE ETMEK : Turkish Turkish

(bir belgeyi) adının ve soyadının yalnız baş harfleriyle imzalamak

PARAFELEMEK : Turkish Turkish

parafe etmek