Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
PEŞİN PAZARLIK : Turkish Turkish

sonradan olacağı hatıra gelen şeyler üzerinde önceden konuşup anlaşma

PEŞİN PEŞİN : Turkish Turkish

önceden benimsenmiş olarak

PEŞİNAT : Turkish Turkish

peşin olarak verilen para

PEŞİNATSIZ : Turkish Turkish

peşin para almadan

PEŞİNCİ : Turkish Turkish

malı peşin para ile satan ya da satın alan (kimse)

PEŞİNDE ( YA DA PEŞİNDEN) KOŞMAK : Turkish Turkish

elde etmek için uğraşmak

PEŞİNDE ( YA DA PEŞİNDEN) KOŞMAK : Turkish Turkish

elde etmek için uğraşmak

PEŞİNDE DOLAŞMAK ( YA DA GEZMEK) : Turkish Turkish

ir erekle birisini izlemek

PEŞİNDE DOLAŞMAK ( YA DA GEZMEK) : Turkish Turkish

ir erekle birisini izlemek

PEŞİNDE GİTMEK : Turkish Turkish

ir kimseyi izlemek

PEŞİNDE GİTMEK : Turkish Turkish

ir kimseyi izlemek

PEŞİNDEN SÜRÜKLEMEK : Turkish Turkish

irinin ya da birçoklarının arkasından gelmesini sağlamak

PEŞİNDEN SÜRÜKLEMEK : Turkish Turkish

irinin ya da birçoklarının arkasından gelmesini sağlamak

PEŞİNDEN YÜRÜMEK : Turkish Turkish

irinin arkasından yürümek, gitmek

PEŞİNDEN YÜRÜMEK : Turkish Turkish

ir kimseye her konuda uymak

PEŞİNDEN YÜRÜMEK : Turkish Turkish

irinin arkasından yürümek, gitmek

PEŞİNDEN YÜRÜMEK : Turkish Turkish

ir kimseye her konuda uymak

PEŞİNE DÜŞMEK : Turkish Turkish

arkasından gitmek, izlemek

PEŞİNE DÜŞMEK : Turkish Turkish

ir isteğin gerçekleşmesini sağlamaya çalışmak

PEŞİNE DÜŞMEK : Turkish Turkish

arkasından gitmek, izlemek

PEŞİNE DÜŞMEK : Turkish Turkish

ir isteğin gerçekleşmesini sağlamaya çalışmak

PEŞİNE TAKILMAK : Turkish Turkish

ardından gitmek

PEŞİNE TAKMAK : Turkish Turkish

yanında götürmek

PEŞİNEN : Turkish Turkish

peşin olarak, önceden

PEŞİNİ BIRAKMAK ( YA DA BIRAKMAMAK) : Turkish Turkish

ir kimseyi ya da şeyi izlemekten vazgeçmek (ya da vazgeçmemek)