Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
RADYOMETRİ : Turkish Turkish

adyoölçüm

RADYOMETRİK : Turkish Turkish

işınölçümle ilgili

RADYOÖLÇÜM : Turkish Turkish

işınölçüm

RADYOPASTÖRİZASYON : Turkish Turkish

esinlerin ışınlarla işlemden geçirilerek uzun süre saklanmasını sağlayan yöntem

RADYOPATOLOJİ : Turkish Turkish

x ışınlarının ya da ışınetkin cisimlerin neden olduğu kazaların incelenmesi

RADYOSAPTAMA : Turkish Turkish

ir cismin konumunu, hızını ya da başka ayırt edici niteliklerini radyoelektrik dalgalarla saptama

RADYOSKOPİ : Turkish Turkish

ir organ ya da cismin ışınlar altında muayenesi

RADYOSONDA : Turkish Turkish

sıcaklık, basınç, nem vb.yi saptamaya yarayan düzeneklerle donatılan ve elde edilen bilgileri iletmek için radyoelektrik araçları bulunan bir balonla atmosfere gönderilen aygıt

RADYOSONDAJ : Turkish Turkish

adyosondalar yardımıyla atmosferi inceleme

RADYOSTABİLİTE : Turkish Turkish

işınkararlılık

RADYOTEKNİK : Turkish Turkish

adyoelektriksel frekasnlı salınımların üretim ve kullanım tekniği

RADYOTELEFON : Turkish Turkish

telsiz telefon

RADYOTELESKOP : Turkish Turkish

gökcisimlerini radyoelektrik dalgalar yardımıyla incelemede kullanılan aygıt

RADYOTELEVİZYON : Turkish Turkish

adyo ya da televizyon yayınlarını gerçekleştiren hizmet ve donanımların tümü

RADYOTELGRAF : Turkish Turkish

telsiz telgraf

RADYOTERAPİ : Turkish Turkish

işın sağatımı

RADYOTERAPİST : Turkish Turkish

işın sağaltımı uzmanı

RADYOYILDIZ : Turkish Turkish

gözle görülmeyen ancak hartz dalgalarıyla anlaşılabilen gök cisimleri

RADYOYÖNLENDİRME : Turkish Turkish

hareketli bir araç ya da donanımı radyoelektrik dalgalarla uzaktan yönlendirme

RADYOYÜKSELTİÖLÇER : Turkish Turkish

uçak ile yer arasındaki düşey uzaklığı sürekli olarak belirleyen aygıt

RADYOZEHİRLİLİK : Turkish Turkish

özellikle x ışınlarından kaynaklanan zehirlilik

RADYUM : Turkish Turkish

1898 yılında pierre curie ve eşi tarafından bulunan, atom numarası 88, atom ağırlığı 226 olan, 700 °c' de ergiyen, soğukta suyu ayrıştıran, ışınetkinliği çok bir element, simgesi ra

RAF : Turkish Turkish

üstüne öteberi koymak için duvara ya da bir dolabın içine birbirine koşut olarak tutturulmuş, genellikle geniş, uzun tahta ya da metal levha

RAFA KOYMAK ( YA DA KALDIRMAK) : Turkish Turkish

savsamak, üstünde durmamak, °ihmal etmek

RAFADAN : Turkish Turkish

kaynar suda kabuğuyla az pişirilmiş (yumurta), °alakok