Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SESELİM : Turkish Turkish

ezonans

SESGEÇİRMEZ : Turkish Turkish

sesleri çözümleyen (düzenek ya da gereç)

ŞEŞİ BEŞ GÖRMEK : Turkish Turkish

yanlış görmek, şaşkına dönmek anlamında alay yollu söylenir

ŞEŞİDÜ : Turkish Turkish

tavla oyununda atılan zarlardan birinin altılı, öbürünün ikili gelmesi

SESLEM : Turkish Turkish

hece

SESLEMEK : Turkish Turkish

dinlemek, kulak vermek

SESLENDİREN : Turkish Turkish

ir dinletide yapıtı çalan ya da söyleyen kimse, icracı

SESLENDİRİCİ : Turkish Turkish

seslendirmeyi yapan, dublajcı

SESLENDİRİCİLİK : Turkish Turkish

seslendiricinin işi, duplajcılık

SESLENDİRİŞ : Turkish Turkish

seslendirmek eylemi ya da biçimi

SESLENDİRME : Turkish Turkish

seslendirmek eylemi

SESLENDİRME : Turkish Turkish

sesin, çekimden sonra film üzerine geçirilmesi, kaydedilmesi, °dublaj

SESLENDİRMEK : Turkish Turkish

sesli duruma getirmek, sesli olmasını sağlamak

SESLENDİRMEK : Turkish Turkish

(bir notayı) perdeli okumak

SESLENİŞ : Turkish Turkish

seslenmek eylemi ya da biçimi

SESLENME : Turkish Turkish

seslenmek eylemi

SESLENME : Turkish Turkish

sözü birine ya da birilerine yöneltme, °hitap

SESLENMEK : Turkish Turkish

uzaktan bağırarak çağırmak, ünlemek

SESLENMEK : Turkish Turkish

ir şey söylemek için sesini çıkarmak ya da yanıt vermek

SESLENMEK : Turkish Turkish

sözü birine ya da birilerine yöneltmek, birine karşı söylemek, °hitap etmek

SESLİ : Turkish Turkish

sesi olan, ses çıkaran

SESLİ : Turkish Turkish

ses çıkararak

SESLİ FİLM ( YA DA SİNEMA) : Turkish Turkish

görüntülerin yanı sıra bu görüntülere ilişkin sesi de veren film (sinema)

SESLİCE : Turkish Turkish

sesli olarak

SESLİTAŞ : Turkish Turkish

vurulduğunda çınlama sesi veren, gri ya da yeşil renkli, ortoklazlı yanardağ kayası, °fonolit