Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
HAMİD : Turkish Risale

Alevi sönen ateş. * Ölü, ölmüş. Sönmüş. idrâksiz. Sâkit ve sessiz. Ölü gibi halsiz olan

HAMİDE : Turkish Risale

f. Kambur, eğrilmiş, kemerli

HAMİDEGÎ : Turkish Risale

f. Kamburluk, eğri büğrü olmaklık

HAMİE : Turkish Risale

Hararetli, çamurlu, volkanlı, alevli, dumanlı

HAMİL : Turkish Risale

Kötü tanınmış olan kimse

HAMİLEN : Turkish Risale

Hâmil olarak. Taşıyarak, götürerek. * Hâmil olduğu halde

HAMİM : Turkish Risale

Sıcak ve kızgın su. * Yakın hısım, soy sop. * Samimi arkadaş

HAMİNNE : Turkish Risale

Hanım nine sözünün bozulmuş şekli, büyük anne

HAMİT : Turkish Risale

Şiddetli, sağlam. * Üzerinde kıl olmıyan yağ tulumu

HAMİT (HÂMİT) : Turkish Risale

Yanmış ve pörsümüş süt

HAMİYE : Turkish Risale

Tırnak kenarı. * Kızmış, kızgın

HAMİYET : Turkish Risale

Gayret. * Nâmustan gelen gayretle utanma veya kızma. * İstinkâf etmek. * Mukaddesatı ve milletin haklarını, mâmus ve haysiyeti korumak hususlarında gösterilen gayret ve ihtimam hasleti. İman ve İslâmiyeti ve Hz. Peygamber'in (A.S.M.) Sünnet-i Seniyyesini ve din ve mücahede kardeşlerini muhafaza ve müdafaa etmek gayreti

HAMİYET-FÜRUŞ : Turkish Risale

f. Kendini beğenip hamiyetli olduğunu iddia eden. Hamiyetli olduğunu göstermeğe çalışan

HAMİYET-KÂR : Turkish Risale

f. Hamiyetli. Haysiyet ve şeref sahibi

HAMİYET-MEND : Turkish Risale

(C.: Hamiyyet-mendân) f. Hamiyetli

HAMİYET-MENDÂNE : Turkish Risale

f. Hamiyetlicesine. Hamiyetli olan bir kimseye yakışacak şekil ve surette

HAMİYET-MENDÎ : Turkish Risale

f. Hamiyetlilik, hamiyetli oluş

HAMİYET-İ CÂHİLİYE : Turkish Risale

f. Câhillikten gelen ırkçılık gibi bâtıl inanışları koruma gayreti. * Cenab-ı Hakk'ın ve Resul-ü Ekrem'in (A.S.M.) nehyettiği ve hak dine uymayan eski ve kötü inançları muhafaza gayreti

HAMİŞ : Turkish Risale

Mektubun altına sonradan yazılan sözler. Hâşiye

HAMŞ : Turkish Risale

Baldırı ince olan

HAMŞEK : Turkish Risale

Mestin üstüne vurulan parça

HAMŞÜDE : Turkish Risale

f. Bükülmüş, eğrilmiş

HAN : Turkish Risale

f. Okuyan, okuyucu, çağıran manasına gelir. Meselâ: Duâ-hân $
(Niyaz ve tazarrukârane bir tezellül ile) duâ okuyan

HAN U MAN : Turkish Risale

(Hanmân) Ev. Bark. Ocak. Ehil ve iyal

HAN-SALAR : Turkish Risale

f. Kilerci, sofracıbaşı