Turkish
HANDEK : Turkish Risale
Kale ve tarla gibi yerlerin etrafına kazılan geniş ve derin çukur. Hendek
HANDEK GAZVESİ : Turkish Risale
Peygamberimizin (A.S.M.) büyük muharebelerinden birisi olup, hicretin beşinci senesinde Şevval ayında vuku bulmuştur. Asıl muharebeyi uyandıranlar Beni Nadir kabilesi olup bunlar Kureyş ve Gatfan kabilelerini de davet etmekle hepsi birden Medine-i Münevvere'ye hücuma geçtikleri vakit, Hz. Resullulah Efendimiz Selman-ı Fârisî'nin (R.A.) reyiyle Medine'nin etrafına hendek kazılmasını emretti. Bu münasebetle Gazve-i Handek denmekle meşhur oldu. Muharebe bir ay kadar devam edip, nihayet Yahudilerle Kureyş arasına nifak düşmüş ve kâfirler şiddetli bir fırtınaya tutulup perişan bir halde dönmüşlerdir
HANDEKÂR : Turkish Risale
f. Gülen, tebessüm eden, gülücü
HANDEKÜNAN : Turkish Risale
f. Gülerek, güle güle
HANDEMEŞHUN : Turkish Risale
f. Devamlı gülen. Çok gülen
HANDEMU'TAD : Turkish Risale
f. Devamlı gülmeye alışmış olan, her zaman gülme alışkanlığı olan
HANDEN : Turkish Risale
f. Okumak
HANDENÜMA : Turkish Risale
f. Gülen
HANDERUY : Turkish Risale
f. Mütebessim, güler yüzlü
HANDERİS : Turkish Risale
Eski şarap
HANDERİZ : Turkish Risale
f. Gülüp duran, devamlı gülen
HANDEZEN : Turkish Risale
f. Gülen
HANDİSTAN : Turkish Risale
f. Şaka, lâtife
HANE : Turkish Risale
Meyhane
HANE BER-DUŞ : Turkish Risale
Evi omuzunda. Avare. Serseri
HANE-FÜRUŞ : Turkish Risale
f. Ev komisyoncusu, ev tellâlı
HANE-GÎ : Turkish Risale
f. Evcil, evde beslenen. Evde bulunanlardan, evdekilerden
HANE-GİR : Turkish Risale
f. Bir yeri mekân sayan kimse
HANE-HARAB : Turkish Risale
f. Câhil, bilgisiz. * Evi yıkılmış, evsiz barksız kalmış. * Hâli perişan olmuş kimse. * Mc: Müflis, züğürt, sefil
HANE-HUDA : Turkish Risale
f. Ev sahibi, sahib-ül beyt
HANE-KÜŞ : Turkish Risale
f. Mirasyedi, sefih
HANE-SUZ : Turkish Risale
f. Ev yakıcı. * Mc: Gözü dışarda olan, kendi âilesini düşünmeyen kimse
HANE-ZAD : Turkish Risale
f. Efendisinin evinde dünyaya gelmiş olan köle veya cariye çocuğu
HANE-İ AVARIZ : Turkish Risale
Avarız ve bedel-i nüzul ve buna benzer vergiler ve tekâlifin toplanmasında tutulan ölçü. Buradaki hanenin, lügat mânası olan evle münasebeti yoktur. Kasabalar, köyler nüfuslarına ve emlâk ve arazilerinin miktar ve hâsılatlarına göre hane itibar edilir ve mahallî masraflarla sair vergiler ona göre tanzim edilirdi. Bu usul Tanzimat-ı Hayriyeye kadar devam etmiştir. (O.T.D.S.)
HANE-İ DEVVAR : Turkish Risale
Dâim dönen, devreden hane. * Mc: Yıldız
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani