Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
HATÎ : Turkish Risale

Fakir kavutu

HATÎ' : Turkish Risale

Yaramaz kimse

HATÎA : Turkish Risale

Ok atan kimselerin, baş parmaklarına geçirdikleri deri

HATÎB : Turkish Risale

Odunu çok olan kimse

HATÎBE : Turkish Risale

Ormanlık, ağaçlık yer. * Odunluk

HATÎCE : Turkish Risale

(Hadîce) Vakitsiz ve erken doğan kız çocuğu. * Fetva metinlerinde kadını temsil eden umumi isimlerden birisi. (Ötekiler: Hind, Fâtıma ve Zeyneb'dir.)

HATÎCE-İ KÜBRA : Turkish Risale

Peygamberimizin (A.S.M.) ilk zevcesi ve mü'minlerin annesi. Yirmidört sene bütün varlığıyla ve mülküyle Peygamber Efendimize hizmet etmiş ve Ona ilk olarak iman etmiştir. (Radıyallahu Anha)

HATÎE : Turkish Risale

Hatâ. Günah. Kabahat. Suç

HATÎFE : Turkish Risale

Unu süt ile yoğurup pişirerek yapılan yemek

HATÎM : Turkish Risale

Kâbe-i Muazzama'nın şimal tarafındaki taş. Duvar gibi olan sur

HATÎT : Turkish Risale

Hasis kimse

HATİB : Turkish Risale

Hitâbeden. Söz söyleyen. Cemaate, topluluğa karşı güzel söz söyleyen kimse. * Câmi'de müslümanlara dini nasihatlar ve güzel sözlerle hitâbeden vazifeli zat

HATİBANE : Turkish Risale

f. Hatibcesine. Güzel ve akıcı söz söyleyenlere yakışırcasına. Nutuk atarcasına

HATİF : Turkish Risale

Gayıptan haber veren cinnî. * Sesi işitilen ve kendisi görülmeyen, seslenici. Ses verici, çağırıcı

HATİL : Turkish Risale

Yorgun. * Devamlı yağan yağmur

HATİM : Turkish Risale

Kadı, hâkim. * Sağlamlaştıran

HATİME : Turkish Risale

Son. Nihayet. Son söz

HATİME-KEŞ : Turkish Risale

f. Son veren, hâtime çeken, bitiren, sona erdiren

HATİN : Turkish Risale

Sünnet eden

HATİR : Turkish Risale

Muhâtaralı, tehlikeli, korkulacak durum. Büyük ve şerefli kimse

HATİTA : Turkish Risale

(C.: Hatâyit) İki tarafındaki yerlere yağdığı hâlde kendisine yağmur yağmayan yer

HAV : Turkish Risale

Çuha ve buna benzer kumaşların ters yüzlerinde bulunan tüy. * Şeftâli gibi bazı meyvelerin üzerlerinde bulunan ince tüy

HAV'EB : Turkish Risale

Basra yakınında bir mevkinin adı. * Çeşme. * Geniş dere. * Pek büyük kova

HAVA : Turkish Risale

(Hevâ) Hava. Dünyayı çeviren atmosfer. Cevv. Yer ile gök arası. * Hafif yel. * Bir binanın üzerine kat çıkma hakkı. * Bir yerin hâli ve sıhhat bakımından durumu. * Müzikte ezgili ses, sadâ

HAVA' : Turkish Risale

Hâli olmak, boş olmak. * Düşmek, sâkıt olmak