Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
HAVA-İ NESİMÎ : Turkish Risale

Sabahki hava. Temiz hava

HAVABAT : Turkish Risale

(Bak: Havbâvât)

HAVACİB : Turkish Risale

Hicablar, perdeler, örtüler

HAVADİS : Turkish Risale

(Hâdise. C.) Yeni hâdiseler, yeni sözler. * Alâka ile karşılanan haberler

HAVAFİ : Turkish Risale

Kuş kanadında ebâhir yeleklerinden sonra olan dört kısacık yelekler

HAVAFİR : Turkish Risale

(Hâfir. C.) Kazanlar, yeri kazıcılar. * Hayvan, dâbbe tırnakları

HAVAGAZI : Turkish Risale

t. Isı veya ışık temin etmek maksadıyla yakılarak kullanılan bir gaz

HAVAK (HAVKA') : Turkish Risale

Geniş yer, vâsi

HAVAKÎN : Turkish Risale

(Hâkan. C.) Hükümdarlar, hakanlar, padişahlar, başbuğlar

HAVALE : Turkish Risale

Bir işi veya bir şeyi başka birine bırakma. Ismarlama. * Görmeyi önleyen duvar gibi perde. * Tıb: Küçük çocuklarda veya gebe kadınlarda bazan meydana gelen, baygınlık veren bir hastalık. * Postadan gelen emanet kâğıdı

HAVALE-İ MUACCELE : Turkish Risale

Huk: Havale konusunun, behemehal ödenmesi lâzım geldiği şekilde yapılan havale

HAVALE-İ MÜBHEME : Turkish Risale

Huk: Havale konusunun, ta'cil veya te'cili beyan olunmadan yapılan havale

HAVALE-İ MÜECCELE : Turkish Risale

Huk: Havale edilen şeyin vadesi geldiğinde ödenmesi şeklinde yapılan havale

HAVALENAME : Turkish Risale

f. Posta gibi vasıtalarla para göndermek üzere yazılan havale mektubu

HAVALETEN : Turkish Risale

Havale suretiyle, havale olarak

HAVALİ : Turkish Risale

Çevre, civar, etraf, yöre

HAVAMİS-İ SÜLEYMANİYE : Turkish Risale

Tar: Süleymaniye Medresesini teşkil eden medreselerden beşinin müderrisine verilen ünvan. İlk zamanlarda havamis namı altında beş medrese ve beş aded de müderris bulunurken daha sonraları müderrislerin sayıları arttırılmış ve bundan dolayı "havamis" kelimesi de "hamise"ye kalbolunmuştur. Havamis medreseleri sonraları "Hâmise-i Süleymaniye" ismini almıştır

HAVAN : Turkish Risale

İçinde çeşitli şeylerin dövülüp ufalandığı ağaç, mâden veya taştan yapılmış çukurca kap. * Tütün kesmekte kullanılan makine. * Başkalarına destek olacak gücü bulunmadığı halde, yardakçılık eden kimse. * Elektrikî bir boşalmanın ısı değerini gösteren âlet. * İçine çukur delikler oyulmuş büyük ağaç kütüğü. (XlX. yy.dan önce bu deliklerin içinde, kara barutun bileşimine giren maddeler tokmak vasıtasıyla dövülerek ufalanırdı.) * Ask: Namlusu çapına oranla kısa olan ve aşırma atış yapmak için kullanılan top cinsinden bir ateşli silâh

HAVANIK : Turkish Risale

(Hânkah. C.) Tekkeler

HAVANİT : Turkish Risale

(Hânut. C.) Dükkânlar. * Meyhaneler, işrethâneler

HAVARE : Turkish Risale

f. Yiyecek, azık

HAVARIK : Turkish Risale

(Hârika. C.) Acib ve garip olan hâdise. İnsanda hayret ve hayranlık uyandıran şeyler. * Okun nişanı delerek öbür tarafından çıkıp gitmesi

HAVARIK-I ÂDE : Turkish Risale

Fevkalâde olaylar, hârika hâdiseler

HAVARİ : Turkish Risale

Yardımcı. * Hz. İsa'nın (A.S.) yardımcı ve sahabeleri olan 12 zâttan her biri

HAVARİC : Turkish Risale

(Hâric ve Hârice. C.) Asiler, zorbalar, isyankârlar. * Hâricîler. Hâriçte kalanlar. (Bak: Hâricî)