Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
HAVIT : Turkish Risale

Deve semeri. Devenin hörgücüne takılan küçük semer

HAVK : Turkish Risale

Ev süpürmek. * İhâta etmek, kaplamak

HAVKALE : Turkish Risale

(C.: Havâkıl) İhtiyar, zayıf, kuvvetsiz ve çelimsiz adam. * Hızlı yürüme

HAVL : Turkish Risale

Güç. Kuvvet. * Muhit, etraf. * Yıl, sene. * Tahavvül, inkılâb. * Geçmek. * Bir hâlden bir hâle dönmek. * Rücu etmek. * Sıçramak. * Hile

HAVL-İ HAVELÂN : Turkish Risale

Zekâtın lüzumu için; bir mal üzerinden, bir sene geçmiş olması

HAVLA' : Turkish Risale

Gözü şaşı olan kadın. (Müz: Ahvel)

HAVLE (HAVÂL) : Turkish Risale

Çok fazla döndürmek veya dönmek

HAVLEKA : Turkish Risale

"La havle velâ kuvvete illâ billah" demek

HAVLÎ : Turkish Risale

Bir yıllık

HAVM : Turkish Risale

Deve sürüsü. * Devretmek

HAVMANE : Turkish Risale

(C.: Havâmin) Çok sağlam yer

HAVME : Turkish Risale

Tasarruf dâiresi

HAVN : Turkish Risale

Hıyanet etmek, hâinlik yapmak

HAVR : Turkish Risale

Rücu etmek, dönmek. * Eksiltmek, noksan etmek

HAVRA : Turkish Risale

Yahudi mâbedi, sinagog. * Mc: Pek gürültülü yer

HAVRAN : Turkish Risale

Şam diyarından bir yerin adı. * Balıkesir'in bir ilçesi

HAVREM : Turkish Risale

Ayak ovup kir gidermekte kullanılan, kırmızı renkli delikli taş

HAVREME : Turkish Risale

Burun ucu

HAVS : Turkish Risale

Ayrılmak. * "Haysü" mânâsına zarf-ı mekân için lügattır

HAVSA : Turkish Risale

Bağır. * Bağırın yanındakiler

HAVSA' : Turkish Risale

Karnı sarkık olan kadın. (Müz: Ahves)

HAVSAL : Turkish Risale

Havuzun kenarında suyun durulduğu yer

HAVSALA : Turkish Risale

Zihnin bir şeyi kavrama derecesi. Anlayış. Akıl. * Tıb: Kuş kursağı. Karın boşluğu. Cevf. * Mide

HAVSALA-SUZ : Turkish Risale

f. Takati kaldıran, tahammülü mahveden

HAVSERE : Turkish Risale

Araptan bir kabile