Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
HAYALİYYUN : Turkish Risale

(Hayalî. C.) Romantik şâirler, hayalî yazarlar

HAYALİYYUN MEZHEBİ : Turkish Risale

Aslı olmayan ve hayalde tasavvur edilen şeyleri, gerçek olduğunu vehm edenlerin mesleği

HAYAT : Turkish Risale

Dirilik. Canlılık. Yaşama. Sağlık. * Fık: Allah (C.C.) kendi Zât-ı Ehadiyyetine mahsus bir hayat sıfatı ile muttasıftır. Bu, Hak Teâlâ'nın ilmi ile, irade ve kudret ile ittisafına hâs bir sıfattır. (Bak: Meratib-i hayat) (Hayat, şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi.. hem en büyük neticesi.. hem en parlak nuru.. hem en lâtif mâyesi.. hem gayet süzülmüş bir hülâsası.. hem en mükemmel meyvesi.. hem en güzel zineti.. hem sırr-ı vahdeti.. hem rabıta-i ittihadı.. hem en yüksek kemali.. hem en güzel cemali.. hem kemalatın menşei.. hem san'at ve mahiyetçe en hârika bir ziruhu, hem en küçük bir mahluku bir kâinat hükmüne getiren mu'cizekâr bir hakikatı, hem güya kâinatın küçük bir zihayatta yerleşmesine vesile oluyor gibi; koca kâinatın bir nevi fihristesini o zihayatta göstermekle beraber, o zihayatı ekser mevcudatla münâsebettar ve küçük bir kâinat hükmüne getiren en harika bir mu'cize-i kudrettir.Hem hayatın hakikatı altı erkân-ı imaniyeye bakıp, mânen ve remzen isbat eder. Yâni, hem Vâcib-ül Vücud'un vücub-u vücudunu ve hayat-ı sermediyesini.. hem dar-ı âhireti.. hem hayat-ı bâkiyesini.. hem vücud-u melâike.. hem sâir erkân-ı imaniyyeye pek kuvvetli bakıp iktiza eden bir hakikat-ı nuraniyyedir. Hem hayat, bütün kâinattan süzülmüş en sâfi bir hülâsası olduğu gibi, kâinattaki en mühim bir maksad-ı İlahî ve hilkat-ı âlemin en mühim neticesi olan şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbeti netice veren bir sırr-ı azamdır...Evet bu hayatın gayesi ve neticesi hayat-ı ebediyye olduğu gibi, bir meyvesi de hayatı veren Zât-ı Hayy ve Muhyi'ye karşı şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbettir ki; bu şükür ve muhabbet ve ibadet ve hamd ise hayatın meyvesi olduğu gibi kâinatın gayesidir. Ve bundan anla ki; bu hayatın gayesini "rahatça yaşamak ve gafletli lezzetlenmek ve heveskârâne nimetlenmektir" diyenler, gayet çirkin bir cehaletle, münkirâne, belki de kâfirâne, bu pek çok kıymettar olan hayat nimetini ve şuur hediyesi ve akıl ihsanını istihfaf ve tahkir edip, dehşetli bir küfran-ı nimet ederler. L.)(Ziya ile mevcudat görünür, hayat ile mevcudatın varlığı bilinir. Her birisi birer keşşaftır. M.)(Ey nefis! Eğer şu dünya hayatına müştaksan, mevtten kaçarsan; kat'iyyen bil ki: Hayat zannettiğin hâlât, yalnız bulunduğun dakikadır. O dakikadan evvel, bütün zamanın ve o zaman içindeki eşya-yı dünyeviye, o dakikada meyyittir, ölmüştür. O dakikadan sonra, bütün zamanın ve onun mazrufu o dakikada ademdir, hiçtir. Demek güvendiğin hayat-ı maddiye, yalnız bir dakikadır. Hattâ bir kısım ehl-i tedkik "Bir âşiredir, belki ân-ı seyyaledir" demişler. İşte şu sırdandır ki; bazı ehl-i velâyet, dünyanın dünya cihetiyle ademine hükmetmişler. Madem böyledir; hayat-ı maddiye-i nefsiyeyi bırak. Kalb ve ruh ve sırrın derece-i hayatlarına çık, bak; ne kadar geniş bir daire-i hayatları var. Senin için meyyit olan mâzi, müstakbel, onlar için hayydır, hayatdar ve mevcuttur. S.)(Vücudun kemali hayat iledir. Belki vücudun hakiki vücudu hayat iledir. Hayat vücudun nurudur. S.)(Hayatı veren O'dur. Ve hayatı rızık ile idame eden de odur. M.)

HAYAT-BAHŞ : Turkish Risale

f. Hayat bağışlayan, hayat veren, zindelik veren

HAYAT-ENGİZ : Turkish Risale

f. Yaşamaya zorlayan, yaşatan

HAYAT-FEZA (EFZA) : Turkish Risale

f. Hayat artırıcı, hayat bahşedici. (Bak: Fezâ)

HAYAT-I ALİL : Turkish Risale

Hasta ömür, hastalıklı hayat

HAYAT-I ASKERİYYE : Turkish Risale

Askerlik hayatı

HAYAT-I HUSUSİYYE : Turkish Risale

Hususi hayat, özel hayat. Şahsa ait hayat

HAYAT-I TAKDİRİYYE : Turkish Risale

Huk: Ana rahminde bulunan çocuğun hayatı

HAYAT-I İNSANÎ : Turkish Risale

İnsana ait hayat

HAYATÎ : Turkish Risale

Hayata ve yaşamağa ait. Hayatla alâkalı. Hayat için mecburi olan. * Mc: Çok önemli bir şeyin bağlı bulunduğu başka bir şey. Temel

HAYATİYET : Turkish Risale

Canlılık. Hayat işaretinin, alâmetinin görünür olması

HAYATİYYUN : Turkish Risale

Biyoloji âlimleri

HAYAVİYE : Turkish Risale

Hayatla alâkalı âza. (Hayeviye diye de okunur)

HAYBER : Turkish Risale

Arap Yarımadasında Hicaz bölgesinin doğu sınırında ve Medine-i Münevvere'nin 170 km. kuzeyinde bir kasabadır. Evleri, yüksek bir kayanın üzerinde kurulmuş olan bir kalenin etrafında bulunur. Hicretin yedinci senesinde vuku bulan Hayber Gazası ile meşhur olmuştur. Aynı sene içinde Hz. Resulullah Efendimiz, Hudeybiyeden döndükten sonra binikiyüz piyâde ve ikiyüz süvari ile Hayberin fethine gitmiştir.Hayberin eski ahalisi yahudi olup, fetihten sonra haraca bağlanarak vatanlarında bırakılmışlar ise de, Hz. Ömer (R.A.) Peygamberimizin son hastalıklarında "Arap Yarımadasında iki din birleşemez." dediğini işittiğinden, daha sonra halifeliği zamanında bu hadise istinaden bütün yahudileri çıkarıp Şam'a naklettirmiştir

HAYBET : Turkish Risale

Mahrumiyyet. İsteğine erememek. Me'yus ve mahrum olmak

HAYBET-ZEDE : Turkish Risale

f. Sıkıntıya uğrayan, kedere düşen, kederli olan

HAYD : Turkish Risale

(C.: Hayud-Ahyâd) Uzanmış büyük dağ burnu

HAYDA' : Turkish Risale

Sıcak günlerde uzaktan görenin su sandığı serap

HAYDAR : Turkish Risale

Yiğit, cesur, kahraman. * Hz. Ali'nin (R.A.) bir nâmı, * Arslan, gazanfer

HAYDAR-I KERRÂR : Turkish Risale

Hz. Ali. * Kahramanca döne döne düşmana saldıran

HAYDARANE : Turkish Risale

f. Hz. Ali gibi. Kahramanca, yiğitçe, cesurca

HAYDARÎ : Turkish Risale

Kahramanlık, cesurluk, yiğitlik. Arslanlık. * Eskiden bazı esnaf ve köylülerin giydikleri kolsuz aba, hırka

HAYDARİYYE : Turkish Risale

Hırkanın altına giyilen kısa ve kolsuz elbise