Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
HİKMET-İ ÂMME : Turkish Risale

Her şeyin alakâlı olduğu İlâhî gaye. Her şeyi kanun ve nizamına itaat ettiren umumi faydalar. Yaratılıştaki, kâinattaki umumi ve ilâhi gaye

HİKMET-İ İLÂHİYE : Turkish Risale

Allah'ın hikmeti. Mahlûkatın yaratılışında Allah'ın gayeleri

HİKMET-ŞİNAS : Turkish Risale

f. Hikmet bilen

HİKÂYE : Turkish Risale

(Hikâyet) Bir hâdiseyi anlatmak. Anlatma. * Olmuş bir hâdise

HİKÂYE-NÜVİS : Turkish Risale

f. Hikâye ve roman yazarı. Hikâyeci, romancı

HİKÂYE-PERDÂZ : Turkish Risale

f. Hikâye anlatan, hikâye ve roman söyleyen

HİL'AT : Turkish Risale

Yüksek makamdaki zatların beğendiği kimseye ve takdir edilen zevata giydirdiği kıymetli, süslü elbise. Kaftan

HİL'AT-DUZ : Turkish Risale

f. Kaftan diken, terzi

HİL'AT-I VEDÂ : Turkish Risale

Tar: Osmanlılar zamanında saraya misafir edilen kimselere ayrıldıkları zaman giydirilen hil'at

HİL'AT-I VÜCUD : Turkish Risale

Vücud elbisesi. Ruhun,içinde bulunduğu ten elbisesi. Cesed

HİL'AT-İ FÂHİRE : Turkish Risale

Çok kıymetli ve değerli olan kaftan

HİL'AT-İ HASS-ÜL HAS : Turkish Risale

Tar: En değerli kumaştan yapılan hil'atler için kullanılan bir tâbirdir. Bu türlü kaftanlar şeyh-ül İslâm, sadrazam ve Mekke şerifi gibi en yüksek derecedeki devlet memurlarına giydirilirdi

HİLA' : Turkish Risale

(Hil'at. C.) Hükümdar veya vezirler tarafından bir kimseye mükâfat olarak giydirilen kaftanlar, hil'atlar

HİLAB : Turkish Risale

İçine süt sağılan kab

HİLAF : Turkish Risale

Ters, karşı, zıd. Karşı koymak. Muhalefet etmek

HİLAF-GİRÎ : Turkish Risale

f. Muhalif taraftan olma, karşı tarafı tutma. Hilafgirlik

HİLAF-I HAKİKAT : Turkish Risale

Hakikata muhalif. Gerçeğe ve hakikata zıt

HİLAF-I ÂDE : Turkish Risale

Âdet ve kaidenin aksine. Kaide ve nizama aykırı

HİLAF-ÜL-ÂDE : Turkish Risale

Kaide ve usule karşı

HİLAFEN : Turkish Risale

Zıd olarak. Hilaf olarak

HİLAFET : Turkish Risale

Bir kimseye halef olmak ve onun yerine geçmek. * Din ve dünya işlerinde umumi reislik. İmam-ül Mü'minîn olan zât, şer'î hükümlerin icrasında Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (A.S.M.) halef olduğu için hilafet vazifesini alana Halife denmiştir. Buna İmamet-i Kübra da denir.Hilafet, 1517 (Hi: 923) tarihinde Abbasilerden Osmanlılara intikal etmekle, hilafet ve saltanat birleşmiş oldu. Hilafeti Sultan Selim Han'a terkeden Mısır'da son Abbasi Halifesi El-Mütevekkil idi.(İslâmiyetin himayesi ve i'lâsı, şer'î hükümlerin ve cezaların icra ve ikamesi, askerin techizi, öşür ve zekâtın toplanması ve emsâli muâmelât için ümmet üzerine imâm tâyini farzdır. Halife şer'î hükümlerle idare ve hareket etmekle mukayyettir. Bizzat kendi arzusuna göre hareket edemez ve şeriata muhalif bulunamaz. Bu itibarla da halife, hukuk nizamı ile kayıtlıdır ve seçimle başa geldiği için bir "İslâm Cumhuriyetinin Reisi" olmuştur. İslâm âlimleri, ilim, adâlet, kifâyet ve rey' ve ilmin sıhhati için a'za ve havassa âit selâmet olmak üzere dört şartın bulunmasını icmâen şart kılmışlardır. İslâm diyaneti ve siyasetinde Hâkim, ancak Cenab-ı Hak'tır. Hilafet makamı İlâhî ahkâmı tatbik ve halkı iyi idare ile muvazzaftır.) (Bak: Halife)(Eğer desen: Hilafet-i İslâmiye noktasında İmam-ı Ali'nin fevkalâde iktidarı, hârikulâde zekâsı ve yüksek liyakatiyle beraber seleflerine nisbeten muvaffakiyetsizliği nedendir?Elcevab
O mübârek zât, siyaset ve saltanattan ziyade, daha çok mühim başka vazifelere lâyık idi. Eğer tam muvaffakiyet-i siyasiye ve tamam saltanat olsaydı, "Şâh-ı Velâyet" ünvan-ı mânidarını bihakkın kazanamıyacaktı. Halbuki zâhirî ve siyasî hilafetin pek çok fevkinde manevî bir saltanat kazandı ve Üstad-ı Küll hükmüne geçti; hattâ kıyamete kadar saltanat-ı manevîsi bâki kaldı. M.)

HİLAFET-İ SENİYYE : Turkish Risale

Büyük, yüce hilafet. Osmanlı Devleti hilafeti

HİLAFETNAME : Turkish Risale

Tarikata intisab ile usulü dairesinde belirli mevkilere çıkarak irşad mertebesine yükselenlerden isteklilerin irşad ve terbiyesine ruhsat ve izni mutazammın şeyhi tarafından verilen mühürlü vesika

HİLAFETPENAH : Turkish Risale

f. Hilafetin dayanak yeri. Halifeliği haiz bulunan, hilafeti koruyan kimse. Halife, padişah

HİLAFGİR : Turkish Risale

(C: Hilâfgirân) f. Zıt düşüncede olan, karşı fikirde bulunan, aleyhinde olan