LADEN
LADEN : English Turkish
adj. yüklü, dolu
LADEN : English Turkish Redhouse
lad.enley'dın fiil bakınız lade sıfat yüklü
LADEN : Turkish Turkish
ladengillerden, beyaz, kırmızı, pembe çiçekli, reçinesi hekimlikte kullanılan bir ağaççık (cistus ladenifolius)
LADEN : Turkish Turkish
u ağaççıktan elde edilen sürme, rastık
LADEN : Turkish Risale
f. Çamdan çıkarılan zift gibi siyah ve kokulu zamk
LADEN : Ottoman Turkish
f. Çamdan çıkarılan zift gibi siyah ve kokulu zamk
LADEN : Turkish English
n. rockrose
LADEN : German Turkish
l. doldurmak, imiä etm., sarje etm.
(Fracht) yük-lemek, tahmil etm.
(ein-, vor-) cagirmak, davet etm., celp etmek; sich elektrisch ^ (Atmosphäre) elektriklen-mek; Sorgen auf sich ^ dert kazanmak; sich et. auf den Hals ~ kendi basina dert cikarmak; e-e große Verantwortung auf sich ^ büyük bir sorumu üzerine almak; e-e Sünde auf sich ^ bir günaha girmek; geladen l. (Waffe) dolu
F (wütend) dolgun, kizgm
LADEN : German Turkish
" {'la:dın} yüklemek; davet etmek, çağırmak."
LADEN : German Turkish
" [der] dükkân, mağaza; pencere kanadı; panjur, kepenk"
LADEN : German Turkish
" yüklemek; doldurmak; şarj etmek; davet etmek, çağırmak; celp etmek"
LADEN : German Turkish
yüklemek; davet etmek, çağırmak