Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
MAKE ONE'S EYES WATER : English Turkish Redhouse

gözlerini yaşartmak

MAKE ONE'S HEART BLEED : English Turkish Redhouse

- in kalbini kırmak,
i üzmek

MAKE ONE'S LIVING : English Turkish Redhouse

hayatını kazanmak, geçinmek

MAKE ONE'S MARK : English Turkish Redhouse

ün kazanmak, isim yapmak

MAKE ONE'S MOUTH WATER : English Turkish Redhouse

ağzını sulandırmak, imrendirmek

MAKE ONE'S POINT : English Turkish Redhouse

ne demek istediğini yeterince anlatmak: You've made your point; now sit down! Ne demek istediğini anladık; otur artık!

MAKE ONE'S WAY : English Turkish Redhouse

ileri gitmek, ilerlemek

MAKE ONE'S WILL : English Turkish Redhouse

vasiyetini yazmak veya yazdırmak

MAKE ONESELF SCARCE : English Turkish Redhouse

konuşma diliortadan kaybolmak

MAKE OR BREAK : English Turkish Redhouse

ya kazanmak ya da batırmak

MAKE OUT : English Turkish Redhouse

(ne olduğunu) kestirmek, çıkarmak; seçmek, fark etmek.
anlam çıkarmak, anlamak.
okumak, çözmek.
yazmak.
başarmak.
geçinmek, idare etmek

MAKE OUT A CASE FOR : English Turkish Redhouse

(bir iddianın) savunulabilecek yanlarını bulmak

MAKE OVER : English Turkish Redhouse

yenilemek.
to
e devretmek

MAKE PEACE : English Turkish Redhouse

arışmak

MAKE PEACE WITH : English Turkish Redhouse

ile barışmak

MAKE REDUNDANT : English Turkish Redhouse

işten çıkarmak.
gereksiz kılmak

MAKE REFERENCE TO : English Turkish Redhouse

-den söz etmek,
den bahsetmek

MAKE ROOM FOR : English Turkish Redhouse

-e yer açmak

MAKE ROOM FOR SOMEONE : English Turkish Redhouse

iri için yer açmak

MAKE SENSE : English Turkish Redhouse

anlamı olmak.
mantıklı olmak

MAKE SENSE OUT OF : English Turkish Redhouse

-den anlam çıkarmak

MAKE SHIFT WITH : English Turkish Redhouse

ile idare etmek

MAKE SHORT WORK OF : English Turkish Redhouse

(bir şeyi) yiyivermek, çabucak yemek, silip süpürmek.
çabuk bitirmek; (biri) (biriyle) olan işini çabucak bitirmek/halletmek: He made short work of those salesmen. O pazarlamacılarla olan görüşmesini çabucak bitirdi.
(birini) kolaylıkla pes ettirmek/yenmek

MAKE SMALL TALK : English Turkish Redhouse

havadan sudan konuşmak, hoşbeş etmek

MAKE SOMEONE A CURTSY : English Turkish Redhouse

(kadın) birine reverans yapmak