English Turkish
CAMBRIA : English Turkish
n. Galler'in (batı Büyük Britanya'da bir prenslik) ortaçağdaki adı
CAMBRIAN : English Turkish
adj. Galler ülkesi ile ilgili; Kambriyum'a ait
CAMBRIAN : English Turkish
n. kambriyum, galli kimse, paleozik devrin ilk dönemi
CAMBRIC : English Turkish
n. ince beyaz keten, patiska, pamuklu ince kumaş
CAMBRIDGE : English Turkish
n. Cambridge
CAMBRIDGE UNIVERSITY TECHNOLOGY AND ENTERPRISE CLUB : English Turkish
n. Cambridge Üniversitesi Teknoloji ve Girişim Kulübü, teknoloji risk sermayesine odaklı ve yatırımcılar ile endüstri uzmanları arasında karşılıklı etkileşimi destekleyerek akademisyenler ve öğrenciler arasında girişimcilik ruhunu arttırmayı ve ilerletmeyi hedefleyen Cambridge Üniversitesi'nde (İngiltere) yürütülen bir organizasyon, CUTEC
CAMBRIDGESHIRE : English Turkish
n. İngiltere'de bir kontluk
CAMCORDER : English Turkish
n. video kamera, video filmleri kaydetmek için kullanılan kamera
CAMDEN : English Turkish
n. ABD'de birçok eyaletteki bazı şehirlerin adı
CAME : English Turkish
n. cam parçalarını vitray pencere şeklinde biçimlendirerek birarada tutmak için kullanılan ince kurşun bant (ayrıca ribbon (pervaz, kurdela) diye adlandırılan)
CAME ALIVE : English Turkish
canlanma, yaşamaya başlama; uyanma, uyumayı bırakma (Gayrı resmi)
CAME ALONG FOR THE RIDE : English Turkish
- ile seyahat etme,
ile gitme (eğlence amacıyla ve bir yere ulaşma ihtiyacı duymaksızın)
CAME APART : English Turkish
çökme, yıkılma, bozulma, parçalara ayrılma
CAME AS A TOTAL SURPRISE : English Turkish
tamamen beklenmedik olma, umulmadık olma, açık bir gökyüzünden ani çıkan bir fırtına gibi gelme
CAME BACK EMPTY-HANDED : English Turkish
oş ellerle dönme, sonuçsuz geri dönme, elleri boş dönme
CAME BACK TO HIM : English Turkish
ona geri dönme
CAME BETWEEN FRIENDS : English Turkish
arkadaşlar arasında anlaşmazlığa sebep olma, arkadaşları ayırma
CAME CRAWLING : English Turkish
sürünerek dönme, boyun eğmiş bir şekilde geri dönme, yalvarmak için geri dönme
CAME DOWN ON : English Turkish
eleştirme,
hakkında negatif şeyler söyleme
CAME DOWN ON HIM : English Turkish
onu eleştirme, onun hakkında olumsuz şeyler söyleme
CAME EARLY : English Turkish
zamanında gelme, beklenenden önce ulaşma/başarma
CAME FORWARD : English Turkish
ileri çıkma, tanınma
CAME FROM THE HEART : English Turkish
kalpten gelme, sevgiyle olma
CAME IN CONTACT WITH : English Turkish
ağlantılı olma, ilişki içerisinde olma,
ile karşılaşma,
ile müşterek olma; yakalanma (ör. bir hastalık)
CAME IN FIRST : English Turkish
önce varma, herkesten önce gelme
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani