Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CAME STRAIGHT FROM HIS HEART : English Turkish

samimi, dürüst, gerçek hislerini ifade eden

CAME STRAIGHT TO THE POINT : English Turkish

meselenin kalbine gitme, dikkatini işe verme, direk olarak alttaki çizgiye inme

CAME TO AN AGREEMENT : English Turkish

anlaşmaya varma, tüm tarafların razı olması, tüm taraflar genel bir konsensüse ulaştı

CAME TO AN END : English Turkish

sonuna gelme, tamamlanma, bitirilme, sonlanma

CAME TO BE KNOWN AS : English Turkish

-'ın lakabı verilmiş olma,
olarak tanınıyor olma

CAME TO HIS AID : English Turkish

yardımına gelme, ona yardım etme, onu kurtarma

CAME TO HIS KNOWLEDGE : English Turkish

konu hakkında bilgilendirildi, bilgilendirildi, dikkatini çekti, ilgisine sunuldu

CAME TO HIS RESCUE : English Turkish

ona yardıma gelme, onu koruma, onu kurtarma

CAME TO LIGHT : English Turkish

açığa çıkmış olma, bilinir hale gelme, açıklanma

CAME TO LIKE HIM : English Turkish

ondan hoşlanmaya başlama, onun üzerine düşmeye başlama, ona düşkün olmaya başlama

CAME TO NOTHING : English Turkish

olumlu hiçbir sonucu olmama, tatmin edici bir neticeye ulaşamama, çalışmama

CAME TO THE CONCLUSION : English Turkish

karar verme, tamamlanma, fikir oluşma

CAME TO THE POINT : English Turkish

konuya girme, can alıcı noktaya gelme, konunun özüne inme, esas meseleye gelme

CAME TO THE SAME CONCLUSION : English Turkish

aynı kanaate ulaşma, onunla aynı fikirde olma

CAME TO VISIT HIM : English Turkish

onu ziyarete gelme, görmek için evine gelme, mekanında sosyal bir ziyaret yapma

CAME TRUE : English Turkish

farkına varılma, anlaşılma, gerçekleşmek, gerçeğe dönüşmek, hakikat olmak

CAME UP : English Turkish

ortaya çıkma, yükselme; ileri fırlama, görünme, gözükme, belirme; yaklaşma, yanaşma

CAME UP AGAIN : English Turkish

yüzeye çıkma, açığa çıkma, günışığına çıkma, tekrar yükselme

CAME UP AGAINST : English Turkish

-'a karşı isyan etme,
'a karşı başkaldırma,
'ın aleyhinde olma

CAME UP IN THE LOTTERY : English Turkish

astgele ortaya çıkma, rastgele görünme, rastgele olma

CAME UP TO EXPECTATIONS : English Turkish

eklentileri karşılama, beklenti ve umutları gerçekleştirme

CAME UP WITH THE IDEA : English Turkish

yaratma, düşündüğünü hayata geçirme, keşfetme

CAMEL : English Turkish

n. deve; tombaz, duba, kayık biçiminde yüzdürme dubası

CAMEL DRIVER : English Turkish

n. (at yarışında) deve binicisi, başarısız jokey

CAMEL HAIR : English Turkish

devetüyü, devetüyünden dokunmuş kumaş