Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CIRCUMGYRATION : English Turkish

n. etrafında fırıl fırıl dönme hareketi

CIRCUMJACENT : English Turkish

adj. etraftaki, civardaki

CIRCUMLITTORAL : English Turkish

adj. sahile bitişik uzanan

CIRCUMLOCUTION : English Turkish

n. asılsız sözcükler kullanma, dolambaçlı söz; geçiştirme, kaçamak konuşma

CIRCUMLOCUTIONAL : English Turkish

adj. aşırı derecede çok kelimeli, dolaylı, dolambaçlı (konuşma ile alakalı)

CIRCUMLOCUTORY : English Turkish

adj. dolambaçlı söz türünden

CIRCUMLUNAR : English Turkish

adj. ayın etrafında, ayı çevreleyen

CIRCUMNAVIGATE : English Turkish

v. etrafını dolaşmak (gemi), çevresinden dolaşmak (gemi)

CIRCUMNAVIGATION : English Turkish

n. etrafını dolaşma (gemi)

CIRCUMNAVIGATOR : English Turkish

n. dünya turu yapan kimse, etrafını dolaşan kimse [gemi.]

CIRCUMPOLAR : English Turkish

adj. Güney ve Kuzey kutbu etrafında

CIRCUMSCRIBE : English Turkish

v. etrafını çizmek, daire içine almak, çemberlemek; sınırlamak, kısıtlamak

CIRCUMSCRIPTION : English Turkish

n. etrafını çizme, daire içine alma, kuşatma, çevreleyen yazı (para, mühür), sınırlama, sınır; bölge

CIRCUMSOLAR : English Turkish

adj. güneş etrafında hareket eden

CIRCUMSPECT : English Turkish

adj. dikkatli, tedbirli, sakınan, her şeyi hesaba katan, düşünceli

CIRCUMSPECTION : English Turkish

n. dikkatlilik, tedbirlilik

CIRCUMSPECTIVE : English Turkish

adj. sonucuna karşı dikkatli; tehlikeye karşı tetikte bekleyen; ihtiyatlı

CIRCUMSTANCE : English Turkish

n. koşul, durum, olay, vaka; şart; varlık, zenginlik, detay, ayrıntı, formalite

CIRCUMSTANCED : English Turkish

adj. durumlu, halli

CIRCUMSTANCES : English Turkish

n. zenginlik, şartlar, varlık, koşullar

CIRCUMSTANCES OF ONE'S LIFE : English Turkish

irinin hayat koşulları, hayat içinde meydana gelen olaylar zinciri, hayattaki şeylerin gelişimi

CIRCUMSTANTIAL : English Turkish

adj. ayrıntılı, duruma bağlı, koşullara bağlı, tesadüfi, ikinci derecede

CIRCUMSTANTIAL EVIDENCE : English Turkish

ikinci derecede kanıt, emare

CIRCUMSTANTIALITY : English Turkish

n. koşullara bağlı olma özelliği, detaylarla doluluk

CIRCUMSTANTIALLY : English Turkish

adv. tesadüfi bir şekilde, tesadüfen