Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CLIPPINGS : English Turkish

n. kırpılan şeyler, kırpıntı, kırpıntılar

CLIPSHEET : English Turkish

n. yanlızca bir yüzü basılmış gazete kağıdı

CLIQUE : English Turkish

n. komite, takım, hizip, klik

CLIQUISH : English Turkish

adj. hizipçi, ayrıcalık gözeten

CLIQUISHLY : English Turkish

adv. hizipçi bir tarzda, ayrıcalık gözeten bir şekilde, ayrıcalıklı olarak, züppece

CLIQUISHNESS : English Turkish

n. hizipçi (özel, sınırlı, kapalı) olma vasfı

CLIQUY : English Turkish

adj. özel, ayrıcalıklı, kapalı, yeni gelenleri pek hoş karşılamayan (bir grup insanın, ayrıca cliquey diye telaffuz edilen)

CLIT : English Turkish

klitoris, bızır

CLITIC : English Turkish

adj. bağımsız bir anlamı ve telffuzu olmayan bir kelime ile yakın telaffuz

CLITIC : English Turkish

n. komşu kelime ile birlikte telaffuz edilen vurgusuz kelime, bağımsız olarak bir telaffuzu olmayan ve ancak bir başka kelime ile kombinasyon yaparak kullanılan kelime (ör.:'m in I'm; 'em in we see 'em )

CLITICISATION : English Turkish

n. (Dil bilimi) klitik olarak (tek başına anlamı olmayan bağlandığı kelime ile anlam bulan) bir kelimeye bağlı olma (ayrıca 'cliticization')

CLITICISE : English Turkish

v. (Dilbilim) klitik olarak (tek başına anlamı olmayan bağlandığı kelime ile anlam bulan) bir kelimeye bağlı olmak (ayrıca 'cliticize')

CLITICIZATION : English Turkish

n. (Dil bilimi) klitik olarak (tek başına anlamı olmayan bağlandığı kelime ile anlam bulan) bir kelimeye bağlı olma (ayrıca 'cliticisation')

CLITICIZE : English Turkish

v. (Dilbilim) klitik olarak (tek başına anlamı olmayan bağlandığı kelime ile anlam bulan) bir kelimeye bağlı olmak (ayrıca 'cliticise')

CLITORAL : English Turkish

adj. kitorise ait

CLITORIDEAN : English Turkish

adj. klitorisle alakalı (kadın cinsel organı)

CLITORIS : English Turkish

n. klitoris, bızır

CLITORITIS : English Turkish

n. klitoris (kadın cinsel organının bir parçası) iltahabı

CLIVE : English Turkish

n. bir erkek adı

CLIVERS : English Turkish

n. şiltelik saman, yoğutotu (ayrıca cleavers)

CLOACA : English Turkish

n. lağım, dışkılık, günah çukuru

CLOACAL : English Turkish

adj. dışkıya ait, dışkı ile alakalı (Zooloji)

CLOAK : English Turkish

n. pelerin, palto, manto, perde, örtü, bahane

CLOAK : English Turkish

v. gizlemek, örtmek, saklamak, örtbas etmek

CLOAK AND DAGGER : English Turkish

adj. polisiye, casusluk ile ilgili, macera, casusluk