Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CLOWNERY : English Turkish

n. soytarılık, kaba komedi, fars

CLOWNING : English Turkish

n. palyaçoluk

CLOWNISH : English Turkish

adj. kaba saba, yontulmamış, budala (Argo)

CLOWNISHLY : English Turkish

adv. kabaca, budalaca

CLOWNISHNESS : English Turkish

n. şaka yapma, şakacıktan söyleme, maskaralık, soytarılık

CLOY : English Turkish

v. usandırmak, bıktırmak, gına getirmek, tiksindirmek, iğrendirmek

CLOYING : English Turkish

adj. iğrenç, tiksindirici

CLOZAPINE : English Turkish

n. şizofreninin semptomlarının azaltılmasında ve tedavisinde kullanılan ilaç

CLUB : English Turkish

n. sopa, çomak, lobut, kulüp, dernek, sinek (iskambil)

CLUB : English Turkish

v. sopalamak, dövmek, dipçiklemek; toplamak, toplanmak; ortak olmak, ortakça yatırmak; katılmak

CLUB CAR : English Turkish

n. salonlu vagon

CLUB FOOT : English Turkish

n. yumru ayak

CLUB FOOTED : English Turkish

yumru ayaklı

CLUB MED : English Turkish

uluslararası otel ve tatil yeri zinciri

CLUB MEMBER : English Turkish

kulüp üyesi, bir kulübe ait kimse, grup üyesi

CLUB SANDWICH : English Turkish

klüp sandviç, kulüp sandviç, karışık ve işletmeye özel sandviç

CLUB STEAK : English Turkish

n. ufak fileto

CLUB TOGETHER : English Turkish

v. ortak olmak, katılmak, toplanmak

CLUBABLE : English Turkish

adj. kulüp üyeliğine lâyık, kulüp ile ilgili, girişken, sosyal

CLUBBABLE : English Turkish

adj. kulüp üyeliğine lâyık, kulüp ile ilgili, girişken, sosyal

CLUBBING : English Turkish

n. gece kulübünden gece kulübüne gitme [Argo]

CLUBBY : English Turkish

adj. girişken, sosyal

CLUBFOOT : English Turkish

n. biçimsiz deforme olmuş ayak; böyle bir ayağa sahip olma durumu

CLUBFOOTED : English Turkish

adj. clubfoot'u (biçimsiz deforme olmuş ayak) olan

CLUBHAND : English Turkish

n. biçimsiz deforme olmuş el; böyle bir eli olma durumu