Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CLUTCH AT : English Turkish

- yakalamak,
kapmaya çalışmak

CLUTCH AT A STRAW : English Turkish

umutsuzca birşeyleri başarmayı denemek, deli gibi diğer seçenekleri araştırmak

CLUTCH DISK : English Turkish

n. debriyaj aynası

CLUTCH LEVER : English Turkish

n. debriyaj pedalı

CLUTCH PEDAL : English Turkish

debriyaj pedalı

CLUTCHED AT A STRAW : English Turkish

umutsuzca birşeyleri başarmayı deneyen, deli gibi diğer seçenekleri araştıran

CLUTCHES : English Turkish

n. pençe, güç, kontrol

CLUTTER : English Turkish

n. karışıklık, karman çormanlık, dağınıklık

CLUTTER : English Turkish

v. darmadağın etmek, altüst etmek, yığmak; tıka basa doldurmak

CLUTTER UP : English Turkish

v. darmadağın etmek, altüst etmek, yığmak, tıka basa doldurmak

CLUTTERED : English Turkish

adj. darmadağın

CLV : English Turkish

"Constant Linear Velocity (Sabit Doğrusal Hız)", verilerin sabit bir hızda akması (verinin yerine göre hard diskin devir hızındaki değişimden kaynaklanır
iç kısımlarda daha hızlı ve dış kısımlarda daha yavaştır)

CLYDE : English Turkish

n. bir erkek adı

CLYDESDALE : English Turkish

n. klidestal, çok güçlü bir İskoç atı cinsi

CLYSIS : English Turkish

n. lavman, lavman sıvısı (rektumu temizleme işlemi)

CLYSTER : English Turkish

n. lavman, lâvman, tenkiye

CLYSTER PIPE : English Turkish

n. enjeksiyon için kullanılan boru veya tüp

CLYTEMNESTRA : English Turkish

n. (Yunan Mitolojisi) Agamemnon'un Truva Savaşı'ndan döndükten sonra kendisini öldüren karısı

CM : English Turkish

"Counter Measures (Karşı Tedbirler)", karşı metotlar, karşı yöntemler (hava araçlarının füzelere karşı korunmak için kullandıkları ısı lambası, radar karıştırıcı vs gibi)

CM : English Turkish

n. santimetre, metrenin 100'de birine eşit uzunluk ölçüsü

CMDR : English Turkish

n. "commander (komutan)", askerî rütbe, komutan, komuta eden, idare eden, emir veren

CMI : English Turkish

"cell-mediated immunity (hücreye bağımlı bağışıklı)", (Tıp) antikorlar yerine T-lenfositler tarafından aktive edilen hücresel bağışıklık

CMIIW : English Turkish

"correct me if I'm wrong (yanılıyorsam düzelt)", yanılıyorsam düzelt, hatalıysam söyle (İnternet Argosu)

CMM : English Turkish

milimetreküp, her kenarı bir milimetreye eşit küpün hacminin metrik birimi

CMOS : English Turkish

"Complementary Metal Oxide Semiconductor (Tümleyici Metal Oksit Yarıiletkeni)", bir bilgisayarın konfigürasyonlarının saklı olduğu küçük hafıza parçası (Bilgisayar)