English Turkish
COMBE : English Turkish
n. vadi, dağlarla çevrili ova
COMBED : English Turkish
adj. taranmış
COMBED COTTON : English Turkish
penye, seçilmiş ve kısmen işleme tabi tutulmuş olan pamuk
COMBER : English Turkish
n. tarakçı; tarak makinesi; uzun ve tümsekli dalga
COMBINABLE : English Turkish
adj. birleştirilebilir, karıştırılabilir, harmanlanabilir, kombine edilebilir
COMBINATION : English Turkish
n. kombinasyon, birleştirme, birleşim, bağlanma, birlik, bileşim [kim.]; karıştırma; kartel; sepetli motosiklet; tek parça çamaşır
COMBINATION LOCK : English Turkish
şifreli kilit
COMBINATION ROOM : English Turkish
herkese açık salon
COMBINATION THEORY : English Turkish
kombinasyon teorisi, matematiksel teori
COMBINATION VENTURE : English Turkish
girişim anlaşması, inşa etme teşvik primi olarak müteahhitte kısmi varlıklar aktarma
COMBINATIVE : English Turkish
adj. birleştirilebilir, kombinasyonlarla ilgili veya kombinasyonlar sonucu olan; kombinasyonlara ait veya kombinasyonlar içeren
COMBINATORIAL : English Turkish
adj. birleşimsel, öğelerin takımlara dizilişleri ile ilgili; öğeler birleşimine ait veya içeren
COMBINATORICS : English Turkish
n. kombinatorik, (Matematik) tekli diziler ve kombinasyon problemleri ile ilgili olan matematik dalı (alt dallara ayrılmış olan: birleşimsel çözümleme, kombinatoryal geometri, vs.)
COMBINE : English Turkish
n. birlik; uzlaşma; kartel
COMBINE : English Turkish
v. birleştirmek, kombine etmek, birleşmek; toplamak, toplanmak; karışmak, kaynaştırmak
COMBINE HARVESTER : English Turkish
n. biçerdöver
COMBINED : English Turkish
adj. bileşik, birleşik, karma, kombine, karışık
COMBINED BATTLE : English Turkish
irleşik savaş, değişik askeri güçlerin müşterek olarak kullanıldığı savaş (kara, hava ve deniz)
COMBINED INDEX : English Turkish
irleşik endeks, birleşik enflasyon oranları, değişik piyasa sektörlerinin enflasyon oranlarını hesaba katan endeks
COMBINED LIST : English Turkish
ortak liste, müşterek, ortak kayıt defteri
COMBINED OPERATION : English Turkish
irleşik işlem, birkaç birleştirilmiş görev tarafından gerçekleştirilen işlem
COMBINER : English Turkish
n. birleştirici, birleştiren kimse veya bir şey
COMBING : English Turkish
n. tarama
COMBING MACHINE : English Turkish
tarak makinesi, yumakları ortadan kaldıran makine (yünde, ketende, vs.)
COMBING ONE'S HAIR : English Turkish
saçını taramak, saçını fırça ile taramak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani