Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
COMBINGS : English Turkish

n. tarama atığı

COMBINING : English Turkish

n. birleştirme

COMBLIKE : English Turkish

adj. tarak gibi, tarağa benzeyen; horoz ibiğine benzeyen

COMBO : English Turkish

n. kombo, karışım, karma menü, yerli kadınla yaşayan beyaz adam

COMBO BOX : English Turkish

n. bileşim kutusu, (Bilgisayar)kaydırılabilen dökümü ve metin eklenebilen alanı olan pencere (iletişim kutusu içeren)

COMBOUT : English Turkish

n. ayırma, ayıklama, tasfiye, temizlik

COMBURENT : English Turkish

adj. yanabilir, yanıcı

COMBUST : English Turkish

adj. yanmış, kavrulmuş, tutuşmuş; güneşe yakınlığından dolayı karartılmış olan (Astronomi, Arkaik)

COMBUSTIBILITY : English Turkish

n. yanarlık; tutuşma

COMBUSTIBLE : English Turkish

n. yanıcı madde, yakıt

COMBUSTIBLE : English Turkish

adj. yanıcı; tutuşucu

COMBUSTIBLY : English Turkish

adv. tutuşabilir bir şekilde, yanarak, alev alarak

COMBUSTING : English Turkish

n. yanma, tutuşturma, alev alma, tutuşma

COMBUSTION : English Turkish

n. yanma, tutuşma

COMBUSTION CHAMBER : English Turkish

ateşleme odası, motor içinde yakıt yanmasının meydana geldiği bölme

COMBUSTION ENGINE : English Turkish

iç yakımlı motor

COMBUSTION MOTOR : English Turkish

n. iç yakımlı motor

COMBUSTIVE : English Turkish

adj. yanıcı, alev alabilir, tutuşan

COMBUSTIVELY : English Turkish

adv. tutuşma ile, yanma ile (yanma, tutuşma)

COMDEX : English Turkish

n. "Computer Dealers Exposition (Bilgisayar Satıcıları Fuarı)", alternatif bir şekilde Atlanta (Georgia, ABD) ve Las Vegas'ta (Nevada, ABD) altı ayda bir yapılan büyük bir bilgisayar ticaret sergisi (dünyanın başka bazı şehirlerinde de aynı adı taşıyan fuarlar düzenlenmektedir)

COMDR : English Turkish

"commander (komutan)", lider, komutan, idareci, sorumlu; bir birimin yetkilisi (Askerî)

COME : English Turkish

v. gelmek, ulaşmak, buyurmak; görünmek; ileri gelmek; tatmin olmak; tavır takınmak; orgazm olmak

COME : English Turkish

n. meni, sperma, bel

COME : English Turkish

interj. hadi, çabuk, deme

COME A CROPPER : English Turkish

v. bozguna uğramak, başarısızlığa uğramak