Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
AGE OF PUBERTY : English Turkish

n. ergenlik yaşı, erginlik yaşı

AGE OF REASON : English Turkish

Akıl Çağı; aydınlanma, mantık ve bilimsel sorgulama kullanımını vurgulayan 18’inci yüzyıl felsefi akımı (genellikle Locke, Descartes, Newton ve Rousseau ile bağdaştırılır)

AGE OLD : English Turkish

adj. asırlık, çok eski

AGE RESTRICTION : English Turkish

yaş sınırlaması, yaşa göre yapılan kısıtlama

AGE SEX LOCATION : English Turkish

Yaş Cinsiyet Yer; bir kullanıcıdan diğerine gönderilen kişisel ayrıntıların istendiği talep (yaşadığı yer, yaş ve cinsiyet), ASL

AGE SPOTS : English Turkish

n. yaşlılık lekeleri, karaciğer lekeleri, yaşlılık nedeniyle oluşan ciltteki koyu renkli bölge; vücut bölgelerinde kahverengi-siyah lekeler

AGE WORN : English Turkish

adj. eli ayağı tutmayan

AGE-GROUP : English Turkish

yaş grubu, aynı yaşta olan insanlar

AGE-OLD : English Turkish

adj. asırlık, antik; yüzyıllardır var olan

AGED : English Turkish

adj. yaşında, yaşlı, ihtiyar, yıllanmış, kocamış

AGED ONE : English Turkish

ir yaşında, bir yaşında

AGED PREMATURELY : English Turkish

erken yaşlanmış, zamanından önce büyümüş

AGEDNESS : English Turkish

n. eskilik, yaşlılık, kartlık, yaşamın son yollarında olma niteliği

AGEE : English Turkish

adj. eğri, çarpık, yanlamasına, yatık, yamuk yumuk (İngiltere İngilizcesi Konuşma diline ait)

AGEING : English Turkish

n. yaşlanma, ihtiyarlama, eskime

AGEISM : English Turkish

n. yaş ayrımcılığı, yaşlı insanlara karşı yapılan ayrımcılık; belirli yaş grubuna ait insanlara karşı yapılan ayrımcılık

AGELESS : English Turkish

adj. yaşlanmaz, eskimez, yıpranmaz; evlâdiyelik

AGELESSLY : English Turkish

adv. yaşlanmaz bir biçimde, yaşlanma veya zamanın etkilerini göstermeyen, genç olarak

AGELESSNESS : English Turkish

n. yaşlanmamazlık, ölümsüzlük, zaman ötesi olma, gençlik

AGELONG : English Turkish

adj. asırlık, çağlar boyu süren, yüzyıllar süren, uzun süren

AGENCY : English Turkish

n. ajans, acenta, aracılık, organ, vasıta

AGENCY BUSINESS : English Turkish

n. aracılık, acentelik

AGENCY FOR INTERNATIONAL DEVELOPMENT : English Turkish

Uluslararası Kalkınma Ajansı; yabancı ülkelerdeki kalkınmayı destekleyen kuruluş

AGENCY LAW : English Turkish

kanun mercii, gönderen ve kurye arasındaki ilişkileri düzenleyen kanun

AGENDA : English Turkish

n. gündem, görüşülecek konular