Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
AGENDALESS : English Turkish

adj. gündemsiz, günlük programı olmayan

AGENDUM : English Turkish

n. gündem, görüşülecek konular, program, yapılacak işler taslağı

AGENESIS : English Turkish

n. agenez, tamamlanmamış organ gelişimi; iktidarsızlık, kısırlık

AGENETIC : English Turkish

adj. ajenez olan, vücut organı olmayışı veya uygun bir şekilde gelişmiş olmayan vücut organı eksikliği; kısır, iktidarsız

AGENOR : English Turkish

n. Poseidon’un oğlu Tyros kralı (Yunan Mitolojisi)

AGENT : English Turkish

n. acenta, temsilci, ajan, distribütör; yapan kimse, etkili olan kimse, etken, etmen, faktör

AGENT BANK : English Turkish

temsilci banka, imtiyazlı banka, diğer bankalar için büyük miktarda ticari işlemi idare eden ve temsil eden banka

AGENT ORANGE : English Turkish

Turuncu Etmen; Vietnam Savaşı sırasında ağaçların yapraklarını dökmek için kullanılan kimyasal madde (askerlere ve çocuklarına sağlık sorunları yarattı, daha sonradan ise kanserojen olduğu anlaşıldı)

AGENT ORIENTED MODELLING TECHNIQUE : English Turkish

Ajan Odaklı Modelleme Tekniği; AOMT, ajan programlar kurmaya yarayan teknoloji

AGENT PROVOCATEUR : English Turkish

provokatör ajan, kışkırtıcı ajan

AGENTIAL : English Turkish

adj. acente ile ilgili, temsilci veya ajana ilişkin

AGENTS : English Turkish

n. agents, (Ticaret) borsada veya açık artırmada alıcı ve satıcı adına fiyatları ve şartları denetlemek ve bazen takas etmeyi otomatik olarak yönetmek için kullanılabilen akıllı yazılım

AGENTS PROVOCATEURS : English Turkish

n. provokatör ajanlar

AGERATUM : English Turkish

n. vapur dumanı, bir bitki türü

AGES : English Turkish

n. asırlar, uzun süre, uzun zaman

AGES AND AGES : English Turkish

çağlar boyu, nesiller boyu, uzun zaman dilimi

AGEUSIA : English Turkish

n. agüzi, tat duyusu eksik olan

AGGER : English Turkish

n. çıkıntı, eski Roma’da yığın veya kale duvarı; suyun yükselip geri çekildiği ve tekrar yükseldiği yüksek gelgit türü; suyun geri çekildiği yükseldiği ve tekrar geri çekildiği alçak gelgit türü

AGGIE : English Turkish

n. bir kadın adı

AGGIE : English Turkish

n. aggie, ziraat öğrencisi, ziraat alanında uzmanlık yapan yüksekokul veya üniversitede okuyan kimse (Resmi olmayan)

AGGLOMERATE : English Turkish

v. bir araya getirmek, toplamak, yığmak, toplanmak, yığılmak

AGGLOMERATE : English Turkish

adj. toplanmış, yığılmış

AGGLOMERATE : English Turkish

n. toplama, yığma, yığın, volkanik yığılma

AGGLOMERATED COFFEE : English Turkish

aglomera edilmiş kahve, hazır granül kahve

AGGLOMERATION : English Turkish

n. toplama, yığma, toplanma, yığın